Objective: We evaluated PCR negativity in oropharyngeal and nasopharyngeal secretions of COVID-19 patients at the end of hydroxychloroquine and/or favipiravir treatments. Methods: Study inclusion criteria were being hospitalized, being older than 18 years, PCR positivity in oropharyngeal and nasopharyngeal secretions and being tested for SARS CoV-2-RNA PCR after treatment. Initially hydroxychloroquine treatment (group 1) was administered to the patients according to COVID-19 guide of Health Ministry. Favipiravir (group 2) alone or in combination with hydroxychloroquine (group 3) was administered to patients who were unresponsive to hydroxychloroquine or had severe pneumonia or were admitted to intensive care unit. Control respiratory specimens were taken no earlier than 24 hours, after the end of therapy. Repeated tests with 24–48-hour intervals were performed in patients with still positive PCR test results. The detection of SARS CoV-2-RNA was made by real-time PCR. Results: The study group included 492 patients who received treatment. Mean duration of symptoms was similar among three groups. PCR negativity rate was 52.8% in the specimens taken 24 hours after the end of treatment. PCR negativity rates was 27.9% (200/492) in 48 hours after the end of treatment, %13.8 (123/492) in 72nd hour and %3.8 (80/492) in 96th hour. The ratios of PCR negativity for all specimen days were similar in three groups. There was no statistically significant difference between the groups for time to PCR negativity from the date of positivity and after the end of treatment. We determined that early or late treatment did not make a difference in terms PCR negativity time. Conclusion: No difference was found in terms of the ratios of PCR negativity or time for negativity in oropharyngeal and/or nasopharyngeal specimens taken after the end of treatment in COVID-19 patients receiving hydroxychloroquine and/or favipiravir treatment.
Giriş: Tüm dünyaya yayılan COVİD-19 salgını, insanlık için hala bir tehdittir. Hastalığın epidemiyolojik, klinik, laboratuvar ve radyolojik özellikleri gün geçtikçe gün yüzüne çıkmaktadır. Tanı ve tedaviye yardımcı olmak için COVİD-19'lu çocuk ve yetişkinlerin özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 23 Nisan-28 Mayıs 2020 tarihleri arasında COVİD-19 olduğu doğrulanan pediatrik ve yetişkin hastaların tıbbi kayıtlarının retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Bu çalışmada toplam 93 çocuk ve 81 yetişkin değerlendirildi. Asemptomatik ve hafif vakalar çocuklarda %63.5, ebeveynlerde ise %50 idi. Çocukların %3.2'si orta derecede hastalığa sahipken, ebeveynlerin %9.8'inde vardı. Çocuklar ve ebeveynler arasında hastalık şiddeti açısından istatistiksel olarak fark vardı (P=0.01). Çocuklarda daha hafif klinik duruma rağmen bir çocuk öldü. Çocukların %8.6'sında ve ebeveynlerin %48.1'inde C-reaktif protein (CRP) düzeylerinde artış görüldü, çocuklar ve ebeveynler arasında CRP artışı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (P=0.001). Sonuç: COViD-19'un klinik, laboratuvar ve radyolojik özellikleri çocuklarda ve yetişkinlerde farklılıklar göstermektedir. COVİD-19'un hastalık seyri çocuklarda yetişkinlere göre daha hafif gibi görünse de, COVİD-19'un çocuklarda ölümcül olabileceği akılda tutulmalıdır.
Bacterial and fungal infections can be seen with COVID-19.Besides, some infectious diseases may be confused with pneumonia due to COVID-19 infection. In this article, a 60-year-old male patient who was referred to our clinic with a preliminary diagnosis of COVID-19 pneumonia and finally diagnosed with Pneumocystis jirovecii pneumonia and pulmonary tuberculosis due to HIV infection is presented. The patient's complaints of fever, cough and sputum production at the time of admission completely resolved after Pneumocystis jirovecii and pulmonary tuberculosis treatments.
Rino-orbito-serebral mukormikozis, Zygomycetes türü küf mantarlarının neden olduğu, mortalitesi ve morbidite oranı yüksek fırsatçı bir mantar enfeksiyonudur. Mukormikozis için en önemli risk faktörü kontrolsüz diyabet ve diyabetik ketoasidozdur. Bunun dışında; desferoksamin tedavisi, demir yüksekliği, immünosüpresif ilaçlar, kortikosteroid kullanımı diğer risk faktörleridir. Bu yazıda, geç tanı konulan rinoorbitoserebral mukormikozise bağlı olarak görme kaybı ve serebral apse gelişen 62 yaşında diyabetik bir erkek sunuldu. Hastaya cerrahi debridman ile birlikte lipozomal amfoterisin-B tedavisi uygulandı.
Hastanede yatan hastalarda COVID-19 pnömonisini ile birlikte veya takiben bakteriyel pnömoni gelişebilir. COVID-19 pnömonisi ile birlikte bakteriyel pnömoni gelişen hastalarda mortalite oranlarının yüksek olduğu bildirilmiştir. Bu yazıda, toraks bilgisayarlı tomografisi ile olası COVID-19 pnömonisi tanısı konulan ve sonrasında Klebsiella pneumoniae (K. pneumoniae) ’ya bağlı sekonder bakteriyel pnömoni 63 yaşında erkek hasta sunuldu. COVID-19 pnömonisi ve K. pneumoniae’ya bağlı uygun antimikrobiyal tedavi sonrasında klinik ve laboratuar bulguları düzelen hasta taburcu edildi. Sonuç olarak, COVID-19 pnömonisi tedavisine rağmen klinik ve laboratuar bulguları düzelmeyen hastalarda klinik tabloya sekonder bakteriyel pnömoni etkenlerinin eklenmiş olabileceği akılda tutulmalıdır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.