Objective: Many factors that are associated with both clinical outcomes and pathogenesis of disease in cases of essential hypertension have been reported. One of these is uric acid. In this study, we aimed to investigate the relationship between serum and spot urine uric acid levels and red blood cell distribution width (RDW), mean platelet volume (MPV), and C-reactive protein (CRP) levels in patients with essential hypertension. Methods:Sixty-two patients with essential hypertension were enrolled in the study between January 01, 2013 and December 31, 2013. The presence of cardiovascular disease was assessed by echocardiography, coronary angiography, and stress test. The patients were divided into two groups according to the absence (group 1) or presence (group 2) of cardiovascular complications. Data were collected for serum and spot urine uric acid levels, serum CRP levels, MPV, and RDW and were compared between the two groups.Results: Cardiovascular complications were determined in 23 patients (37.1%). In groups 1 and 2, the CRP level was 4.89 and 3.64, RDW was 13.8 and 13.5, serum uric acid level was 5.57±1.23 and 5.33±0.8, spot urine uric acid level was 65.13±29.11 and 61.94±18.13, and MPV was 7.7 and 7.2, respectively. A significant difference was not found between the two groups in terms of serum and spot urine uric acid levels, serum CRP levels, MPV, and RDW (p>0.05). In group 2, there was a significant negative correlation between the glomerular filtration rate and RDW and between RDW and MPV and positive correlation between CRP levels and RDW (p<0.01, p <0.05, and p<0.05, respectively).Conclusions: Serum and spot urine uric acid levels, serum CRP levels, MPV, and RDW cannot predict the development of cardiovascular disease in patients with essential hypertension.
ÖZUyuşturucu madde kullanımı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle yirmi beş yaş altı kişilerde oldukça yaygındır. Uyuşturucu kullanımının önemli etkilerinden birisi de direkt toksik etki veya rabdomiyoliz gibi dolaylı etkiler aracılığıyla gelişen böbrek hasarıdır. Tedavide genellikle hidrasyon yeterli olurken zaman zaman renal replasman tedavisi gerekmektedir. Yakın takip ve zamanında yapılan tedavi ile böbrek hasarı geri döndürülebilir. Bu dokuz olgu ile yaptığımız olgu serisi sunumunda özellikle gençlerde gelişen böbrek hasarında uyuşturucu madde kullanımının etyolojide önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekmeyi amaçladık.Anahtar kelimeler: Uyuşturucu madde kullanımı, böbrek hasarı, rabdomiyoliz ABSTRACT Drug abuse is very common in Turkey and worldwide, particularly in the population below 25 years of age. One of the important effects of drug abuse is kidney injury that develops by a directly toxic effect or an indirect impact such as rhabdomyolysis. For treatment, hydration is generally sufficient, but sometimes, renal replacement therapy is required. Kidney injury is reversible with close follow-up and treatment over a period of time. Here we aimed to indicate the importance of drug abuse by considering the etiological factors of kidney injury in nine cases. Uyuşturucu madde kullanımının önemli sonuçlarından biri de renal etkileridir. Rabdomiyoliz ile birlikte veya rabdomiyoliz olmaksızın gelişen bu etkiler interstisyel nefrit, akut tubuler nekroz, glomerulonefrit, vb tarzında olabilir. Bu tablolar genellikle akut böbrek hasarı tarzında görülürler (3, 4). Keywords: Drug abuse, kidney injury, rhabdomyolysis OLGU SUNUMLARIOlgu serimizde öyküsünde uyuşturucu madde kullanımı olan ve böbrek hasarı gelişen 9 hasta yer almaktadır. Hastaların yaşları 16 ile 35 arasında değişmekte olup tamamının cinsiyeti erkekti.Akut böbrek hasarı (ABH) tanısı KDIGO kriterlerine göre serum kreatinin düzeyinde 7 gün içinde %50 artış veya 2 gün içinde 0,3 mg/dL (26,5 micromol/l) artış veya idrar çıkımının 6 saat boyunca < 0,5 mL/kg/s olması olarak tanımlanmıştır (5).Hastaların hastaneye başvuru şikayetleri Tablo 1'de, kullanmış oldukları uyuşturucu ve keyif verici maddeler ve kullanım şekilleri Tablo 2'de özetlenmiştir.İki hastada (%22,2) takiplerde ajitasyon nedeniyle tedavi verilmesi gerekti. Bunlardan birisinde IV uyuşturucu madde ve anksiyolitik kullanım öyküsü vardı ve ilk kez uyuşturucu kullanmıştı. Diğer hastada sadece oral uyuşturucu madde kullanımı ve uzun süreli kullanım öyküsü vardı.Dört hastada (%44,4) bulantı ve/veya kusma saptandı ve bu hastaların tamamı sadece oral uyuşturucu madde kullandıkları-nı ifade etmişlerdi. Bu dört hastadan üçü (%75) birden fazla kez uyuşturucu madde kullanmıştı. Sadece iki hastada (%22,2) ishal görüldü ve her iki hastada da beraberinde bulantı ve/veya kusma eşlik ediyordu. Bu hastalardan birisi (%50) ilk kez, diğeri (%50) ise birçok kez uyuşturucu madde kullanmıştı.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.