Doğal afetlerin ve özelde depremlerin oluşturduğu tehlikelerin üstesinden gelme maksadıyla toplumsal bilinç ve algı düzeyinin belirlenmesi sosyolojik araştırma alanları içerisinde kendisine yer bulmaktadır. Alan yazınında afet algısı farkında olma terimiyle açıklanmaktadır. Sosyal algının inşa edilme sürecinde sosyolojik bakış açısı insanların fiziksel ve sosyal dünyayı anlamasına ve etkileşimde bulunmasına odaklanmaktadır. Deprem riskinin dünyada ve Türkiye'deki yansımaları değerlendirildiğinde yapılan analizlerin; depremin bir doğa olayının yarattığı riskin ötesinde, ülkelerin gerçekliğine bağlı olarak toplumsal bir risk özelliği taşıdığı ifade edilmiştir. Bu araştırma, 30.10.2020 tarihinde İzmir kentinde meydana gelen depremin toplumsal bilinç üzerine yansımalarını incelemektedir. Bu çerçevede metodolojik açıdan nitel araştırma veri toplama teknikleri arasında yer alan görüşme formu önceden hazırlanmış, soru formları sistematik bir biçimde görüşülenin deneyimlerinin elde edilmesini amaçlamıştır. Çalışmaya Bayraklı, Buca ve Bornova ilçelerinden 336 katılım sağlanmıştır. Devamında nicel araştırma yöntemleri arasında yer alan tarama araştırması kapsamında survey tekniğine dayalı tarama deseni sonrası tanımlayıcı veriler yapılandırılmış, görüşme formunda yer alan sorular düzenlenmiş ve veri Bu makale için önerilen kaynak gösterimi (APA 6.
Bireyin faydasına dönük iyi olma idealine arayış olan ve fiziksel açıdan kentler üzerinden anlam bulan yaşam kalitesi sosyal göstergeler ve bu göstergelerin memnuniyeti üzerine değer atfetmektedir. Alan yazınına sunulan teorik perspektifin geçerliliğinin kültürel dokuyu işleyen mekânsal farklılıklarından dolayı standart bir yapıyı mecburen temsil edememesi bizleri Türkiye özelinde model arayışına yönlendirmiştir. Nedensel karşılaştırmalı nicel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırmada 2015 yılında TÜİK tarafından kentlerin yaşam kalitelerinin ölçülmesinde esas alınan göstergeler ikincil veri analizi tekniğiyle yeniden ele alınmış ve istatistiki açıdan faktör analizine tabi tutulmuştur. Boyut belirleme süreçlerinde kentsel yaşam kalitesinin çekim alanında yer alan faktörlerin toplumsal ihtiyaçlar, mekânsal durum, kamu hizmetlerinden memnuniyet, sosyo-ekonomik kalkınma ve yaşam memnuniyeti olduğu anlaşılmıştır. Yaşam kalitesi göstergelerinin önem düzeyleri ve memnuniyeti ölçen bir ölçme aracıyla yola devam edebilme çabasının arandığı bu araştırma ülkemizde sosyal bilimlerin gelişimine de katkı sunacağı öngörülmektedir.
ÖzetBatıda gelişen modern toplumların sorunlarına çözüm üreten sosyoloji, Türkiye'de modernleşmenin sancıları ve modernleşmeye dair reçeteler sunmaktadır. Tanzimat'la başlayan modernleşme, yüzyıllarca ötekimiz ve tarihsel mücadele aktörümüz olan Hıristiyan Batıya düvel-i muazzama demek zorunda kalarak, ona yetişmek için ortaya konan çabalar olsa da; Tanzimat, Meşrutiyet ve Erken Cumhuriyet döneminde aydınlar, yaşanan sürece Batılılaşmak demekten kaçınmışlardır. Erken Cumhuriyet döneminde, Türk sosyolojisi Türk modernleşmesini ölçmeye başlarken aynı zamanda sosyolojinin kavramları ile Türk Devrimleri tartışılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyete ve devrimlere ilmi bir zemin hazırlamanın peşine düşen aydınlar, Türk devrimine ideolojik bir zemin hazırlamıştır. Tartışılan konular, öncelikle Batıyı ve bizi tanımlayarak neden geri kaldığımızı açıklamaktır, daha sonra ise Türk devrimleri ile neyi başardığımız anlatılmıştır. Bu süreçte, modernleşmenin sanayileşme ve kalkınmaya indirgenmesi, pragmatist bir şekilde kısa yoldan Batılı olmayı mümkün kılmaktadır. Kendi yaratmadığı teknolojileri ve kavramları hızlı bir şekilde içselleştiren Türkiye'de sivil toplumun sorunları siyasetten fırsat bulunup tartışılamamaktadır. 1980 sonrasında, küresel ekonomik dinamikler sebebiyle, Türk sosyolojinin yönelimi artık genel olarak kapitalizmin tetiklediği modern toplumun kültürel sorunlarına ilişkindir. Batı yeniden farklı bir şekilde modernleşmekte ve Türk sosyolojisi de buna ayak uydurmaya çabalamaktadır. Artık modernleşmenin yerine küreselleşme, Türk sosyolojisinin temel tartışma konusudur. Modernlik ve ulus-devletin sorgulanması ve ulus öncesi kimliklerin kamusal alanda görünür olmaya başlamasıyla, ulus-devletin bilimi olan sosyoloji ulusun ötesindekini ve ulusun bileşenlerini tartışmaya başlamıştır. Bu çalışmada; temel sorunu, evrensellik ve yerellik arasına sıkışmışlık olan Türk sosyolojisinin tarihsel değişim sürecinde Türk modernleşmesi ile nasıl biçimlendiği, akademi içinde ve akademi dışında entelektüellerin kendilerini daha rahat ifade ettiği dergiler çerçevesinde ele alınacaktır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.