Osmanlı toplumunun kadına yönelik bakış açısı ve kadınlara dair hukuki uygulamalar iki ana gelenek tarafından belirlenmiştir; Hanefi hukuk ve Eski Türk hukuku. Eski Türk toplumsal düzeni ve hukuku kadınların sosyal görünürlüğünü ve patriarkal toplumda dengeli bir statüye sahip olmalarını sağlamıştır. İslam hukuku ile mukayese edildiğinde kadın statüsü bakımından daha eşitlikçi bir model olduğu ifade edilebilir. Osmanlı toplumsal düzeninde ve devlet hayatında on beşinci yüzyılın sonundan itibaren İslami hukukun ağırlık kazanmaya başlaması kadının statüsünü de etkiledi. Sosyal görünürlük bağlamında kırsal alanla kent arasındaki farkları da dikkate alarak belirli bir gerilemeden bahsedilebilir ancak kadınların dava-miras-boşanma gibi hukuki hakları sistematik olarak işletilmekteydi. Ancak, Osmanlı toplumsal düzeninde bilhassa bu çalışmada örneklem evreni seçilen Amasya gibi Orta Anadolu şehirlerinde neredeyse on altıncı yüzyılın ilk çeyreğinden beri sınıf, statü, kimlik fark etmeksizin şiddetin sürekliliği sıradanlaştı. Şiddet uygulayanlar Celali, mültezim, mütegallibe yahut ayan gibi farklı adlar alıyordu ancak şiddete uğrayanlar kadınlar, köylüler, üreticiler gibi aynı toplumsal gruplardı. On yedinci yüzyıldan itibaren yükselen istikrarsız ortamda kadınların genel bir değerlendirmeyle şiddete en fazla uğrayan gruplardan olduğu açıktır.
Bu çalışmada, Normatif hukukun kuvveden fiile geçtiği 1750-1800 yılları arasında Amasya mahkemesinde tutulan dava kayıtlarından örnek vakalar seçilerek herhangi bir statü ayrımı yapılmaksızın kadınların maruz kaldığı şiddet olayları, (fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik gibi) bu olaylar karşısında yaşadıkları zorluklar ve bu zorluklarla baş etme çabaları incelendi. Sosyal ve kültürel yapıda kadın statüsünün belirginleşmesi amacıyla kadınların mülkiyet hakları, miras paylaşımı gibi medeni hukuka dair davaları; fiziksel şiddetten cinsel saldırıya kadar çeşitli yönlerden uğradıkları şiddete Osmanlı yerel hukukunun verdiği tepki ve hak arama mücadeleleri ele alındı. Kırılgan, savunmasız ve kurbanlaştırılan bir toplumsal grubu temsil eden kadınlar söz konusu olduğunda uygulama eksiklikleri dikkat çekicidir. Kadının teoride kendisine tanınan haklara pratikte ne ölçüde erişebildiği örnek vakalar bağlamında değerlendirilmiştir.
Anahtar kelime: Şiddet, kadın, Amasya, şeriye sicilleri, kadın hukuku