Commercial aviation accidents and incidents are more prevalent at the certain times of the day. Operational problems (e.g., night vision, flash blindness, black hole illusion, and reflection) faced by pilots while performing nighttime flights pose threats to flight safety. The present paper aims to examine the contributing factors to commercial aviation accidents occurred at night. In this paper, accident reports of 30 commercial airplane crashes occurred over the past five years were analyzed. The contributing factors of those accidents were examined by using HFACS (Human Factors Analysis and Classification System). The relative importance of the causal factors was determined. Literature reviews have indicated that no study has examined the causality of nighttime commercial aircraft accidents by using HFACS as a framework. It was found that physical environment was the most significant causal factor. Skill-based errors were second-highest contributing factors. Perceptual errors and decision errors were ranked as third-highest causal factors. We believe that our results may be useful for reducing the chances of human error and raising safety standards of commercial airline operations.
ÖzetKökeni Eski Yunan ve Roma hukukuna dayanan dava zamanaşımı, İslam hukukçularınca da kabul görmüş ve uzunca süre İslam hukukunda yürürlükte kalmış bir uygulamadır. Bunun Osmanlı Devleti'nde sıklıkla uygulandığı, kadı defterleri ve fetva koleksiyonlarında yer edindiği bilinmektedir. Çalışmanın amacı 17. ve 18. yüzyıllarda Amid mahkemesine yansıyan davalar arasında 10-15 yılın üstündeki davaların neler oldukları ve bunların zamanaşımı olgusu/karinesi ile ilişkisini irdelemektir.Çalışmanın amaç edindiği ikinci bir husus ise genelleme problemidir. Tarihe özgü çalışmalarda sıklıkla karşılaşılan bu yanılgı/sapma zamanaşımı hususunda da görülmektedir. Hukukta zamanaşımı olgusunun/karinesinin varlığına rağmen, bu karinenin her zaman ve her yerde aynı şekilde uygulanmadığı düşünülmektedir. Bundan hareketle, bu çalışmada, zamanaşımı hakkında kesin ve mutlak yargılar koymanın araştırmacılar için bir problem oluşturduğuna dikkat çekilmektir.
Siverek’te merkezden atanan sancakbeylerinin yanında hayli nüfuza sahip voyvodaların etkinliğini 18. yüzyıl kayıtlarından takip etmek mümkündür. Osmanlı arşivinde voyvoda ünvanı edinmiş Fettahzadeler ile ve timar mutasarrıfı ve iskanbaşı ünvanlı Milli Aşireti mensuplarının, ki bunların bir kısmı konar göçer hayat tarzına sahipken diğer bir kısmı ise şehirli sosyal tabanından idiler, kimselerin çatışmaları dikkate değerdir. Bu anlamda 18. yüzyılda Yeni-il’den Siverek’e gelerek merkez nezdinde itibar elde eden Fettahzadeler ile, onlardan çok önce burada güçlü bir aşiret tabanı edinmiş ve haliyle bu gücü de yereldeki siyasete taşımış Milli Aşireti mensuplarının çatışmalarını incelemek çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır. İncelenen dönemin belirgin özelliği, Osmanlı merkez ve taşra idaresinde yetkiyi ele almış hanelerin varlığıydı ve bu olguyu haneler çağı şeklinde tanımlamak mümkündür. Öyle ki merkezde yer alan Osmanlı hanesi bu haneler paradigmasının öznesi/prototipi idi. Bunu model alan taşradaki temsilci konumundaki her yapı benzer bir örgütlenmeye sahipti. Ayrıca, bu dönemde Osmanlı merkezinde birbiri ile çatışma halindeki saray kliklerinin sultan değişikliğiyle sonuçlanan karşılıklı darbeleri taşra idaresinde de haliyle bir kontrolsüzlüğe yol açmıştı. Merkezdeki bu gelgitli siyaset benzer şekilde taşraya da aksetmişti. Taşrada voyvoda, mütesellim ve başkaca iltizam usulü idarecilikler alarak yönetime gelenlerin zamanla parçası oldukları çatışmaların merkeze yansıması sonucunda pozisyonlarını hızla kaybetmeleri de tespit edilmektedir. Bu sebeple, önceleri güçlü konumlarının sağladığı itibarla “devletlü” olarak anılan fakat sonraları yetkilerini kaybetmelerinden “eşkıya/cebabire/zorba” şeklinde anıştırılan idareciler ele alınacaktır. Değinilmesi gereken bir diğer husus ise güney çöllerinden kuzey sahasına yönelmiş göçebe Urban aşiretlerine set çekmeyi amaç edinen iskan siyasetinin zamanla Milli Aşireti’ni devletin, özellikle de Rakka Eyaleti’ndeki düzenin, bekasını temin üzere konumlandırdığı “Rakka’nın Kilidi” metaforuna dönüştürmesidir. Göçebe Urban istilasının yarattığı yıkımı engellemek üzere başta Milli Ekradı olmak üzere çok sayıdaki Kürd ve Türkmen aşairin Lazkiye’den Zaho’ya çekilebilecek bir hat üzerinde yerleştirilmeleri imparatorluğun güney sınırında inşa etmeye çalıştığı bir sınır siyasetinin test edilme ya da inşa dönemine denk gelmişti. Bu dış etkenler Milli Aşireti’nin kadimden meskun olduğu Mardin, Ruha, Diyarbekir, Siverek ve havalisinde gözle görülür bazı imtiyazları ele geçirmesine sebep olurken diğer yandan tarihi vesikalardaki görünümünü de arttırmıştı. Siverek ve çevresinde, Milli Aşireti mesuplarıyla Fettahzadelerin tarihsel süreçte özellikle voyvoda, iskanbaşı ve mir-i aşiret ünvanlarına sahip devletlü kimlikleriyle çekişmesi rahatlıkla takip edilebilmektedir. Ancak bu çatışmaların sonucunda 18. yüzyılın ikinci yarısında kazananın Milli Aşireti liderleri olduğunu ve Fettahzade Mehmed ve hanesinin Siverek’ten sürülerek Diyarbekir’de ikametlerinin zorunlu tutulduğunu ve tekrar Siverek’e girişlerinin yasaklandığını belirtmek gerekir. Yüzyılın ortalarında üç farklı dönemde sürekli çatışma halinde olan bu hanelerden Milli Keleş Abdi oğullarının özellikle Rakka valisi eski Sadrazam Seyyid Abdullah Paşa’nın desteğiyle Siverek’teki rakiblerine yönelik tasfiye sürecini tamamladığı ve aşiretin genel idaresini de içerecek şekilde Diyarbekir ve Rakka eyaletinde gücü ele geçirdiği belirtilmelidir.
Efsaneler tarihi kaynaklara birçok varyantla yansımıştır. Bu akisler, dil ve edebiyat çalışmalarının yanında tarihi meselelerle olan ilişkisi itibariyle tarihçilerin de sıklıkla dikkatini çekmektedir. Ağırlığını efsanelerin oluşturduğu sözlü geleneğin yazılı anlatıyla etkileşimi çeşitli biçimlerde olmaktadır. Söz konusu ilişki, tarihçiler için kayda değer bir kaynak kalemidir. Bu etkileşim kimi zaman tarihi bir vakadan efsaneye kimi zaman da bir efsaneden yazılı kaynaklara dönüşebilmektedir. Metinde “Zalim Dahhak ve Demirci Kava” adlı mitolojik anlatının yazıldıkları dönem ve sonrası için ehemmiyete haiz iki esere etkisi incelenmektedir. Bu eserlerden ilki Firdevsi’nin Şahnamesi, ikincisi ise Şeref Han’ın Şerefnamesi’dir. Çalışmanın gövdesi bu iki kaynağa dayanmakla birlikte bunun yanısıra efsaneye değinen bazı tali kaynaklardan da faydalanılmıştır. Bu tür metinlerin ait olduğu toplumların benimsedikleri kültürel değerleri ve içinde bulundukları hakikat algısını göstermeleri bakımından taşıdıkları değer yadsınamaz. Modern tarih yazımında merkezinde insanın yer aldığı mitolojik ögelerden arındırılmış bir anlatı söz konusudur. Oysa incelenen metinlerde bu metodun tersine, gerçeklikten uzak hayal mahsülü/mitik unsurların ciddi bir kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu mesele üzerinden yazarların dünya ve hakikat algısı da müzakere edilmektedir. Çalışmanın bir diğer vechesi ise Fransız İhtilali sonrasında gelişen uluslaşma söylem ve tartışmalarının anlatıya olan tesiridir. Bu meyanda modern Kürt milliyetçiliğinin orijin miti olarak benimsediği “Demirci Kava ve Zalim Dahhak” anlatısı, retrospektif bir yöntemle ele alınmıştır. Bununla birlikte, büyük bir siyasi hedef güderek “Şerefname”yi (1597) kaleme alan Şeref Han ile Arap hegemonyasına bir tepki olarak yazılan Fars ulusçuluğunun temel esin kaynağı “Şahname”nin (1020) yazarı Firdevsi karşılaştırılmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.