İ mplante edilen kardiyoverter defibrilatörler (İKD) ani kardiyak arrest ve yüksek riskli kalp hastalığı olanlarda mortalitede azalma sağladıkları bilinen tedavilerdir ve yaygın olarak kullanılmaktadırlar. [1][2][3] Ancak gerçek hayatta İKD şokları, hastanın hayat kalitesi ve psikolojik durumu üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda İKD şoklarının sayısı arttıkça hastanın fiziksel ve mental sağlığında düşüş olduğu tespit edilmiştir. [4][5][6][7][8][9] İKD şokları arttıkça hastaların hospitalizasyonu artarak sağlık giderlerini negatif etkilemektedir. Ayrıca sık şoklar cihazların batarya ömrünü kısaltabilir.İKD'li hastaların %50-70'inde implantasyondan sonraki iki yıl içerisinde ventriküler taşikardi/fibrilasyon (VT/VF) nedeniyle uygun şok aldığı saptanmıştır.[10] Uygunsuz şokların görülme sıklığı ise yaklaşık %15-25'dir. [11,12] İKD implantasyonu sonrası ileride oluşabilecek şokların prediktörleri uzun zamandır araştırma halindedir. Bugüne kadar ejeksiyon fraksiyonu (EF), renal disfonksiyon, yaş, atriyal fibrilasyon (AF) gibi parametrelerin şokları predikte etmede faydalı olabileceği gösterilmiştir.[13] Eğer İKD implantasyonu sonrasında riskli hastaları belirleyebilirsek bu şokları engelleme açısından gerekli önlemleri alma şansımız artabilir.Amaç: İmplante edilen kardiyoverter defibrilatörler (İKD) uygun hastalarda ani ölüm riskini azaltmaktadır. Ancak İKD şokları ile artmış morbidite ve mortalite arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. Çalışmamızda son zamanlarda kardiyak olayları öngörmede sıklıkla kullanılan ekokardiyografik bir ölçüm olan Tei indeksinin İKD şokları ile ilişkisini inceledik. Yöntem: Uygun endikasyonla İKD implante edilen hastaların retrospektif olarak bazal özellikleri ve iki yıllık cihaz takipleri incelendi. İKD şoku alanlar ve İKD şoku almayanlar olarak iki grup oluşturuldu. Bu gruplar bazal özellikleri ve Tei indeksi açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma popülasyonumuzdaki kalp yetersizliği hastalarının İKD implantasyonunu takip eden iki yıl içerisinde hiç şok almayanlara göre ortalama Tei indeksleri anlamlı şekilde daha yüksek saptandı (0.70±0.10 vs 0.56±0.10, p<0.001). Primer koruma amaçlı İKD takılan hastalarda uygun veya uygunsuz şok alanların oranı %28,9 iken, sekonder koruma amaçlı İKD takılan i hastalarda şok alma oranı %71.1 olarak bulundu (p<0.001). İKD şoku alan hastalar İKD şoku almayan hastalara göre daha yaşlı, daha fazla sigara içiyor ve hipertansiyon sıklığı daha fazlaydı (p<0.001). Sonuç: Sonuç olarak; bu çalışmada Tei indeksi ile İKD uygun ve uygunsuz şokları arasında bir ilişki tespit gösterilmiştir. Tei indeksi İKD şoklarını predikte edebilecek basit bir yöntemdir. Anahtar sözcükler: Uygunsuz şok; implante edilen kardiyoverter defibrilatör; Tei indeksi.