Amaç: Bu çalışmada tibia cisim kırıklarında, kilitli kanal içi çivilerin kilitsiz kullanımının incelemesi ve sonuçlarının kilitli çivilerle karşılaştırılması amaçlandı. Hastalar ve yöntemler: Aralık 2006 -Temmuz 2011 tarihleri arasında kliniğimizde tibia cisim kırığı nedeniyle kilitli (n=15) ve kilitsiz kanal içi çivi uygulanan (n=15) toplam 30 hastanın tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Her iki grup da cinsiyet dağılımları, yaş ortalaması, yaralanma mekanizması, kırık yeri ve şekli, açık kırık tipi ve taburcu süreleri açısından benzerdi. Radyolojik ve fonksiyonel değerlendirme Johner-Wruhs kriterlerine uygun olarak gerçekleştirildi. Bulgular: Kilitsiz grupta bütün hastalardan mükemmel ve iyi fonksiyonel sonuç elde edilirken, kilitli grupta 11 hastada mükemmel ve iyi sonuç, dört hastada ise orta ve kötü sonuç vardı. Bu grupta dört hastaya dinamizasyon uygulandı. Kaynama açısından her iki grup benzerdi. Fonksiyonel sonuç-larda istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sonuç: Tibia cisim kırıklarında öncelikli tedavi yöntemi kilitli kanal içi çivileme olmakla beraber, uygun hastalarda kilitsiz çivilemenin de travmatolojik cerrahi pratiğinde yer bulabileceği kanaatindeyiz.Anahtar sözcükler: Kırık sabitlenmesi; intramedüler; tibia kırıkları.
Objectives:This study aims to investigate unlocked using of locked intramedullary nails in tibial shaft fractures and to compare the results to those of locked nails. Patients and methods: Between December 2006 and July 2011, medical records of a total of 30 patients who underwent locked (n=15) or unlocked intramedullary nails (n=15) due to tibial shaft fracture in our clinic were retrospectively analyzed. Gender distribution, mean age, injury mechanism, location and morphology of the fracture, type of open fracture and time of discharged from hospital were similar in both groups. Radiological and functional evaluation was carried out according to Johner-Wruhs criteria. Results: Excellent and good functional results were obtained in unlocked group of all patients, while there were 11 excellent and good, four fair and poor results in locked group. Dynamization was performed on four patients in this group. It was similar in terms of union between the groups. There was no statistically significant difference in functional results. Conclusion: We concluded that unlocked nailing would be taken place in practice of traumatologic surgery at appropriate cases, although primary treatment method is locked intramedullary nailing in tibial shaft fractures.