Özet5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) m.54 uyarınca yabancı mahkeme kararlarının tenfizi için karşılanması gereken şartlardan biri olan mütekabiliyet, objektif olarak tenfiz yargılamasının taraflarının menfaatlerini gözetmediği gibi, böyle bir şartın aranmasında tenfiz devletinin ne tür menfaatinin olduğu da tam olarak anlaşılamamaktadır. Devletin tamamen psikolojik bir saikle öngörmüş olduğu bir şart olan mütekabiliyet, taraflar arasında davalının lehine bir eşitsizliğe yol açmaktadır. Zira MÖHUK m.54'te yer alan diğer tenfiz şartlarıyla birlikte ele alındığında, diğer tenfiz şartları vasıtasıyla yeterince korunabilecek olan davalıya, böyle bir şartla tenfiz yargılamasının akıbetini ciddi bir şekilde etkileyen ve gereği olmayan bir koruma sağlanmaktadır. Bu nedenle, salt tenfize konu kararın menşeini esas alan böyle bir şartın tatbiki, insan hakları hukuku açısından da ciddi problemlere yol açabilecek mahiyettedir. Özellikle davacının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) yer alan hakları dikkate alındığında, söz konusu şartın tatbiki, yabancı kararla ortaya çıkan özel hukuka ilişkin bir haktan tenfiz devletinde de yararlanmak isteyen davacının AİHS m.6(1)'deki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlaline neden olabilir. Bu çalışmada, mütekabiliyetin tatbikinin AİHS m.6(1)'i gerçekten ihlal edip etmeyeceği veya hangi hallerde böyle bir ihlalin ortaya çıkabileceği incelenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, mütekabiliyetin tatbiki suretiyle tarafların AİHS m.6(1)'de güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlali iddialarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından nasıl bir değerlendirmeye tabi tutulabileceği AİHM içtihatları ışığında analiz edilmeye çalışılmıştır.