<p><strong>Abstract</strong></p><p>Education passed through a wide range of reform movements like other institutions in Ottoman Emire during XIX century. The era of Abdülhamit II is especially prominent regarding educational reforms. A number of important steps were taken during his reign to improve education such as building new schools, effort to increase the number of students, more participation of girls in education and teaching, use of modern tools and techniques etc. This period was also characterized by the development of nation-states that were started to be established under the influence of the nationalist movement. Some cultural privileges were given to the Balkan peoples, such as Greeks, Bulgarians, Serbs, and Vlachs, who had revolted against the Ottoman Empire to keep them binding with the state. The right to education was one of those important privileges. Indeed, non-Muslims who had already educated in their own tongues and schools had begun to use their studies of language and education more in shaping their cultural identities in this period. At this point, it can be said that the Albanians were more backward than the other Balkan peoples, because unlike the other Balkan nations, though they were in an ethnic union but having more religious pluralism (Muslim, Orthodox Christian, and Catholic Christian) in their society. Therefore, the demand of Albanians from the Ottoman State for their education with their own tongues has only emerged from the beginning of the 1900s. The Ottoman central government looked favorably on these requests and considered the right to education in mother tongue as a constitutional right for them. However, the Albanians could not have a consensus that should their education in the mother tongue be in Turkish (Arabic) letters or Latin alphabet. This was also a reflection of the cultural differences in Albanians.</p><p> </p><p><strong>Öz</strong></p><p>XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde diğer bütün alanlarda olduğu gibi eğitimde de geniş reform hareketleri içine girilmiştir. Yüzyılın son çeyreğinde, özellikle II. Abdülhamit döneminde eğitimle ilgili reformlar öne çıkmaktadır. Okul yapımı, öğrenci sayısının arttırılması çabası, kız öğrencilerin eğitim ve öğretime daha fazla katılması, modern araç- gereç ve tekniklerin kullanılması vb. çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu dönem aynı zamanda milliyetçilik akımının güç kazandığı ve belli ölçüde başarıya ulaştığı bir dönemdir. Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan başta Rumlar, Bulgarlar, Sırplar, Ulahlar gibi Balkan halklarının devletten kopmasını engellemek için onlara birtakım kültürel ayrıcalıklar verilmiştir. Ana dilde eğitim hakkı da bunlardan biridir. Esasen daha öncesinde de kendi dillerinde ve okullarında eğitim gören gayrimüslim halklar, bu dönemde dil ve eğitim ile ilgili çalışmalarını daha çok kültürel kimliklerin şekillendirilmesi için kullanmaya başlamışlardır. Bu noktada Arnavutların diğer Balkan halklarına göre daha geri planda kaldığı söylenebilir. Çünkü diğerlerinden farklı olarak etnik yönden bir olsalar da dini yönden ayrışım içindeydiler (Müslüman, Ortodoks Hristiyan ve Katolik Hristiyan). Bu yüzden Arnavutların Osmanlı Devleti’nden kendi dilleri ile eğitim talebi ancak 1900’lü yılların başlarından itibaren karşımıza çıkmaktadır. Bu taleplere Osmanlı merkezi olumlu bakmış ve ana dilde eğitim talebini anayasadan kaynaklanan bir hak olarak görmüştür. Fakat Arnavutlar kendi içlerinde anadilde eğitimin Arapça harflerle mi yoksa Latin alfabesiyle mi olması konusunda bir uzlaşıya varamamışlardır. Bu durum da Arnavutlardaki kültürel farklılığın bir yansımasıdır.</p>