Eğitim paradigmaları tarihsel, toplumsal, ekonomik, siyasal ve teknolojik değişimlerden önemli derecede etkilenebilmektedir. Bütün toplumlarda eğitim sistemine dair yol haritası 'nasıl bir insan yetiştirilmeli?' sorusuna odaklanılarak düzenlenmekte ve sistemin tüm unsurları bu soru etrafında şekillenmektedir. Son yıllarda eğitim felsefelerini ve öğretim pratiklerini etkileyen hâkim görüşlerden, modernizm ve postmodernizm kavramları bu makalenin odağı olmuştur. Anlam arayışı üstüne kurulu hayatımızı organize eden egemen kavramların özüne inmek ve bu kavramların eğitim sistemlerine yansımalarını, düşüncenin tarihsel olarak değişimi bağlamında değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda araştırmada; modern ve postmodern teoriyi oluşturan nedenlerin felsefi ve tarihsel olarak incelenmesi, postmodern felsefenin temel sorunları hangi eleştirel noktalara dayandırdığının belirtilmesi ve daha sonra tüm bunların eğitim bağlamına yansımalarının vurgulanması amaçlanmıştır. Bir alanyazın derlemesi olan bu çalışmada her iki yaklaşımın toplumsal, kültürel, ekonomik, politik, tarihi ve düşünsel etkileri değerlendirildikten sonra modern ve postmodern perspektiften eğitim anlayışları ve öğretim pratikleri tartışılmıştır. Bu tartışmalar bağlamında modernizm ve postmodernizm paradigmalarına etki etmiş düşünürlerin görüşleri incelenmiş ve çalışmalarına atıfta bulunulmuştur. Modernizm, geçmişle arasına akıl yoluyla mesafe koyan Aydınlanma dönemi düşünce biçimi, bu düşüncenin hammaddesi olan rasyonalizm ve sadece fiziki olarak var olana ikrar eden Pozitivizmden beslenmektedir. Modernizmin nesnellik ve emek-üretim anlayışına dayalı günlük yaşam pratiği, postmodernist yaklaşımda yeniden değerlendirilmiş; "özne" yerini "öteki" temelli bir insan anlayışına, bütünlük parçalılığa ve kesinlik göreceliliğe bırakmıştır. Postmodernizm ilhamını anlamın bağlamsallığı, bireyin düşünsel özgünlüğü ve farklılıktan almaktadır. Yapılan derleme çalışması sonucunda; pozitivizm, bilimcilik ve araçsal rasyonaliteye dayalı modernizmin ya da sanatta ve epistemolojide çoğulculuk, bireysellik, bağımsızlık ve gerçekliğin genişlemesine dayalı postmodernizmin, küresel veya ulusal eğitim süreçlerine tek başına yön veremeyeceği görüşünün alanyazına hâkim olduğu görülmüştür.