ÖzKent ve mimari birbirini etkileyen, dönüştüren iki ana mekânsal unsurdur. Kentsel yerleşim; yapı adalarının boyutları, sokak örüntüleri vb. kentsel peyzaj diziminden oluşurken; mimari yapıların yatay ve dikey bileşenleri, bina yüksekliği, çekme mesafeleri, cephe genişliği, pencereler, kapılar vb. özelliklerden şekillenmektedir. Bu noktada mimari eşikler, gün içerisinde sıkça gelip geçtiğimiz geçiş mekânları oluşturmanın yanı sıra, bir yapı arakesiti olarak mimariyi zenginleştiren detaylardır.Günümüz kentlerinde görülen tek tip yapılaşma çevreden kopuk mimari tasarımlar ile kentin tarihsel ve kültürel değerlerini yansıtmaktan oldukça uzak kalmakta ve algısal açıdan yaşanılan mekân ile kişisel bağ kurulmasını güçleştirmektedir. Bu durum kentsel hafızanın her geçen gün zarar görmesine sebep olmakta ve İstanbul'da yaşayanları kente yabancılaştırmaktadır.Bu çalışmada, mekân-yer diyalektiği eşik öğeler üzerinden "yer olabilme" şeklinde ele alınmıştır. Yeldeğirmeni-Rasimpaşa Mahallesi'nde bulunan ve günümüzde unutulmaya yüz tutan cumbalı, çıkmalı, arkadlı, saçaklı, ahşap çatkılı duvar gibi mimari biçimler "eşik oluşturan ögeler" olarak incelenmektedir. Yeldeğirmeni-Rasimpaşa Mahallesinde eşik ögeler; kapı-pencere, duvar, merdiven, kaldırım, peyzaj donatıları, cumba-çıkma, saçak, arkad, sütun-kolon vb. yapısal öğeler; avlu (atrium,) ve pasaj alanları; kaldırım kafeler ve yeme-içme yerleri olmak üzere 3 sınıfta ele alınmıştır. Alan çalışması ile elde edilen bulgular Kadıköy Belediyesi'nden temin edilen 1/1000 Uygulama İmar Planı ve 1/15000 ölçekli Nazım İmar Planları üzerine işlenmiştir. Alan çalışması ve literatür araştırmasına dayalı olan çalışmada Yeldeğirmeni Rasimpaşa Mahallesi'nin İstanbul'da taşıdığı eşik öğeler açısından zengin bir semt olduğu, İstanbul'da yerel bir ara kesit oluşturarak, "yer " algısına örnek bir mekânsal dizim sergilediği sonucuna varılmıştır.