Sarper Bütev’in ‘Estetik ve Sinema’ adlı kitabı, estetiğin ne olduğunu, tarih boyunca hangi dönüşümlere uğradığını ortaya koyarak, en sonunda sinemanın nasıl bir estetik deneyim sunduğu sorusu üzerinde yoğunlaşıyor. Çalışma, estetiğin, en temelde, geçekliğin duyular ve duyular yoluyla algılanışı; bir yandan da sanat yapıtları üzerine bir düşünme faaliyeti olması üzerinden kendisini inşa ediyor.
her türden farklı insanların bir arada yaşadığı Brooklyn'de kolektif kimlikleri, aidiyetleri ve onların teknolojik kaba bir determinizm etrafındaki modernleşme anlayışına karşı sosyalleşme üzerinden geliştirdikleri direnme mekanizmalarını anlatan bir filmdir. Film bir kenti evi gibi hissetmenin ne demek olduğunu, Brooklyn ve sakinlerini temel alarak modernist bir yaklaşımla ve eğlenceli bir dille anlatır. Bu çalışma kentsel dönüşüm projelerinin büyüsü altında sosyalleşmenin ve insanlar arasındaki iletişimin giderek kaybolmasının ne anlama geldiğini bu film örneğinde analiz etmektedir. Yaşam alanlarına sahip çıkarken tüm farklılıklarla kolektif bir kimlik inşasının kent kimliği altında nasıl mümkün olabileceğine dair düşünmemize olanak veren film, bu yönüyle günümüzde halen güncelliğini ve önemini korumaktadır.
Sinemada, özellikle de korku sinemasında, doğrudan korku hissi üretmeye yönelik imajlar bulunabilmekle birlikte, korku hissi tek bir imaj, sahne ya da sekans içerisinde yer almayabilir de. Türlü sinematografik tekniklerle tek başına 'negatif' hisler uyandırmayacak imajlar ya da işitsel sinematik unsurlar da korku verici hale gelebilir. Her ne şekilde üretilmiş olursa olsun, bir filmdeki korku dolu anlar seyirci tarafından estetik bir haz talebi ile seyredilir. Bir filmde üretilen korku, dehşet ve acı gibi negatif hislerin seyirciye verdiği hazzı anlamlandırabilmek adına bu çalışmada 'yüce' kavramına başvurulacaktır. Özellikle Burke ve Kant'ın yaklaşımlarından yararlanılarak tartışılacak yüce kavramı, bu hazzı açıklamaya imkân vermektedir. Aynı zamanda bir filmin hangi sinematik unsurları kullanarak yüce etkisini yaratma yetisi de tartışılacaktır. Bütün bu tartışmalar, bu çalışmada, İtalyan yönetmen Antonio Margheriti'nin Danza Macabra (1964) filminin örnek çözümlemesi üzerinden gerçekleştirilecektir.
This article analyses dialogues and images in the movies of John Cassavetes, one of the most important directors in American Independent Cinema. Cassavetes' dialogues employ features of improvisation that make them different from the dialogues of mainstream Hollywood movies. Improvisaton provides his dialogues with the ordinary language of ordinary speech. In this way, the dialogues contribute to a realistic narration. Since sound was first incorporated into movies, various theories about the use of images and dialogues have evolved. In the context of these theories, this article claims that Cassavetes' images combine with his dialogues to produce a realistic effect. Both the auditory and visual elements of his cinematography are used to good effect.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.