Yönetim faaliyetinin en önemli aşaması, hedeflenenle ulaşılan arasındaki farkın ortaya konduğu “denetim” aşamasıdır. İster özel olsun, ister kamusal, denetim, tüm idari birimlerin yönetim faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan bir hedef kontrol mekanizmasıdır. Bu yönüyle bakıldığında denetim, yönetim faaliyetinin en son aşaması olmasının yanında, aldığı kararlar ve vurguladığı eksikliklerle, benzer yolu izleyecek diğer yönetim birimlerinin yapması veya yapmaması gereken faaliyetleri gösteren bir başlangıç aşaması olarak da dikkat çekmektedir. Kamu yönetiminin temel konusu ve kamusal gücün en üst kullanıcı birimi olan devletin, yönetimi sağlama konusunda egemen güç olma, bağlayıcı kurallar çıkarabilme ve kendi egemenlik gücünü hukukun üstünde tutmaması gibi üç önemli işlevi bulunmaktadır. Bu son işlevi devletin, bir denetim mekanizmasına tabi olmasını da gerekli kılmaktadır. İşte bu gereklilik, devletin kendi içerisindeki çeşitli yollardan denetim altına alınmasına yol açmıştır ve siyasal (yasama), idari (yürütme) ve yargısal denetim mekanizmalarının oluşmasına neden olmuştur.
Bu çalışmada, nitel araştırma yaklaşımından doküman analizi tekniği doğrultusunda kronolojik analizle siyasal denetimin amacı, tarihçesi ve kapsamı literatür taraması ile derinlemesine ele alınmıştır. Bu çalışmanın temelinde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile parlamenter hükümet sisteminde siyasal denetimin değişen rolü irdelenirken aynı zamanda başkanlık sistemi ve parlamenter sistem karşısındaki durumu ve farklılıkları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Ayrıca siyasal denetim mekanizmasının dünyada ve Türkiye’de işleyişi konusunda açıklamalar yapıldıktan sonra yönetsel denetim karşısında zayıflayan siyasal denetimin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile geldiği nokta vurgulanmıştır. Çalışma sonucunda ise modern demokrasilerin en önemli özelliklerinden olan “iktidarların toplum karşısında sınırlandırılması” kapsamında siyasal denetimin güçlendirilmesi için yapılması gerekenler önerilmiştir.