Dünyanın birbirinden farklı yerlerinde yapılan araştırmalar fildişinin Paleolitik Çağ’dan itibaren bir prestij emtiası olarak kullanıldığını göstermektedir. Gerçekten fildişinin ok ve mızrak uçları, iğne, bız, obsidyen bıçak sapları, küçük figürinler, takı ve boncuk gibi gündelik yaşamın birçok alanında kullanılan nesnelerin yapımında sıklıkla tercih edildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra arkeolojik verilerden kozmetik kutu, kaşık, tılsım objesi, mobilya aksesuarı, ayna ve yelpaze sapı, bıçak ve kılıç kabzası ile kınların üretiminde fildişinin kullanıldığı görülmektedir. Özellikle Eski Mezopotamya ve Anadolu toplumlarında Tunç ve Demir Çağı’nda sade veya değerli maden alaşımlarıyla şekillendirilen fildişinin tanrı-tanrıça figürinleri gibi dini objelerin yapımında, kutsal mekân veya saray gibi yapıların dekorasyonunda ve mobilya kakmacılığında kullanımına rastlanmaktadır. Nitekim her iki coğrafyadaki yerleşim yerlerinde ortaya çıkarılan fildişinden üretilmiş nesnelerin buluntu yerleri, türleri ile miktarı ele alındığında bu objenin statü veya prestij göstergesi olarak yüksek tabakaya mensup kişilere ait olduğu ortaya çıkmaktadır.