Lykia Uygarlı ı'nın "Hellenli i", 19. yüzyıldan günümüze eskiça biliminin, bu ba lamda arkeolojinin de hep gündeminde olmu tur. Bu yabancı "kimlik" önce sanatın ve sanatçının "Hellenli ine" ba lanmı ; Hellenistik Dönem'le birlikte yazının da "Hellence" olu uyla süreç "tamam" sayılmı tır. Bu yapılırken ne Lykia'nın sanat ve sanatçılarının Anadolu-on okulu kökeni ve ne de yazısının Anadolu-Milet kökeni fark etmi tir; hatta yazının Makedon soylu skender süreciyle bu topraklarda yaygınla tı ı da göz ardı edilmi tir. Arkaik onia'da kültür ve sanat Anadolu özlü olmasına kar ın, yazı ve dil "Hellence" diye kimlik "Hellen" olmu tur; fakat Arkaik ve Klasik Lykia'da yazı ve dilin yerli olmasına kar ın, bu kez de sanat "Hellen" diye aynı kimlik yakı tırılmı tır. Kimli i yazı mı belirler, yoksa sanat mı ? sorusu ise hiç önemsenmemi tir. "Yazı Hellence, dil de öyle" sayılırken ve soylu sınıf üzerinden varılan buna ili kin "de i imi" tüm Lykia toplumuna genelle tirirken de bu çeli kiler sorgulanmamı tır; örne in Luvice ve Phrygce'nin yüzlerce yıl "yazısız" konu ulabildi i anımsanmamı tır. Ve tüm bu sözde "kanıtlar" Lykia uygarlı ını tartı masızca "Hellen" yapmaya yeterken, "dü ünce"nin gündemde hiç olmayı ı, sanat yapıtlarında okunmayı ı ise dü ündürmemi tir. Çünkü dü ünce, "kimlik"te asıl belirleyici olandır; sanatı içeri inde biçimlendirendir. Makalenin içeri inde görülecektir ki Lykia'da konuların seçiminde, tarihsel içeri inde, do al ve gerçekçi betiminde "Hellas" yoktur, Anadolu vardır; "Hellenizm" yoktur, Do ululuk vardır. Lykia soylusu bile "Hellenle mi " olamaz, çünkü onun mezarı kent içindedir, agora'dadır, halkın ya amından kopmaz; çünkü o ölünce tanrıla ır, "heros"la maz. nancı Anadolu kökenlidir; bu nedenle yerel kültlerin Hıristiyanlı ın ba langıcında bile öne çıkması a ırtıcı de ildir. Lykialı genelde do ada tapınır, sunakları kayadır. Tapınakları da mezarları da Anadolu gelene inde biçimlendirilmi tir. Yazıtlı Dikme Mezar'da belgelendi i gibi, tanrı ve tanrıçaların yazıtlarda okunan Hellence adları, yazının Hellence olu unun, çevirinin, bir gere i olmalıdır. Kralın adı Perikle olsa da, o, Perikles'in aksine tanrıla mı tır; portresi Hellen sanatına özgü ideal güzellikten nasibini almamı , Do u gerçekçili iyle ve "Hellen olmayan" anlamında "barbar" biçemde betimlenmi tir. Yani Atinalı'nın adını almı tır, dü üncesini almamı tır. Sonuçta eskiça bilimi, kültürler arası hep varolan ve "etki" olarak tanımlanan sanatsal biçim ve biçeme yönelik ili kileri, söz konusu Hellenler oldu unda "akkulturasyon"a dönü türmede ödünsüz olmu tur. Bilimde dogma yoktur, "ödünsüz" olunmaz; aklın izinde sorgulama vardır. Yirmi yıl boyu Lykia'da yaptı ımız budur ve "Patara Okulu" olarak vardı ımız, yazdı ımız "Anadolu" özlü sonuç, kom u Ksanthos'ta gün yüzüne çıkan Geç Hitit etkili orthostat kabartmalar ı ı ında varılan ve ara tırmacılarının da imdilerdesanki bunlar bizler tarafından önceden "hiç yazılmamı " gibi-yazdıkları sonuçtur.
Ege dünyasının sevilerek uygulanan mimari süslemelerinden pişmiş toprak levhaların bilinen en erken örnekleri Frig başkenti Gordion'dandır. Geometrik bezekli olanların, Midas Çağı'na tarihlenen bir Yazılıkaya Kaya Tapınağı alnacında aynısıyla kabartma çerçeve biçi-minde varlığı, bu yaratıcılığın ilk somut tanıtı olmalıdır; çünkü E. Akurgal'ın doğru saptamasıyla, kaya anıtlarında "okunan aynı bezeme diline, onlarla eşzaman Frig terrakotta frizleri de sahiptir". Yine Yassıhöyük'te aynı megaronun alnacını bezeyen geyik avı ve beyboğaadam mücadelesi, Yenihitit orthostatları üzerinde vardır; yan yana dizili levhalar düze-ninde bir önemli yapı cephesini süslemeleri de işlevde birbirlerinden farklı değildir. Kökenin Doğululuğu, avda gözlemlenen durağanlıkta ve bey gücünün öne çıkarılmasında da okunur ve bunlarla ulaşılan en geç M.Ö. 7. yüzyıl başları tarihi zaman biçemine de uyar; çünkü gelişim, izleyen M.Ö. 650-550 arası süreçte dört kümede irdelenebilen Pazarlı savaşçı levhalarıy-la sürecektir. AnatSt 1991'de kapsamlı biçim ve biçem gelişimiyle ulaştığım bu sonuç, yakın geçmişte ele geçen ve Arkeoatlas 2006'da tanıtılan bir Gordion buluntusuyla doğrulanmak-tadır. Küçük fildişi kakma üzerine işli bu savaşçı resminin K. DeVries tarafından iyi bir göz-lemle varılan "M.Ö. 7. yüzyıl sonları" tarihi, Gordion ve Pazarlı pişmiş toprak yapı levhaları için öngördüğüm erken kronolojinin de belgesi niteliğindedir. Çünkü bu yeni Gordion savaşçı betisi, boğaadamla mücadele eden beyin biçemini aynı sanat merkezinde açık ara gelişti-ren ileri özellikler içerir ve bu özellikleriyle yerini Pazarlı savaşçıları arasında 1. kümeden 2. kümeye geçiş evresinde bulur. Ve sonuçta Hellenleştirilerek 150 yıl gibi geç bir zamana tarihlenen ve de "Theseus-Minotauros" olarak yorumlanan başkent ürünü bir Frig resminin, aslında Doğu'nun sevilen "Bey-Boğaadam" mücadelesini betimlediği ve de -tıpkı "HeraklesNemea Aslanı" kümesinde gözlemlendiği gibi-Hellen dünyasında bir tanınmış mitosa uyarlandığı gerçeği de anlaşılmış olur.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.