Farklilaşan Öteki̇ler: Kürtlere Ve Suri̇yeli̇ Siğinmacilara İli̇şki̇n Temsi̇lleri̇n Karşilaştirilmasi

Çakın, Berfin

doi:10.36484/liberal.645944

Cited by 3 publications

(1 citation statement)

References 2 publications

Supporting

Mentioning

Contrasting

Unclassified

Order By: Relevance

“…Çünkü EkşiSözlük özelinde yapılan birçok çalışma, dezavantajlı kimliklere yönelik dışlayışı, marjinalleştirici ve nefret içeren söylemlerin (Alp, 2016;Yaşar ve Öksüz, 2020;Akgül, 2020;Bilgin-Ülken ve Yüce, 2020) üretildiği bu kamusal alanın toplumsal temsil açısından önemli bir çeşitlilik içerdiğini göstermektedir. Üstelik EkşiSözlük, Türkiye'de uzun bir süredir kamusal söylemin ötekileştirdiği, ırkçı, ayrımcı, dışlayıcı ve nefrede dayanan bir dille tanımladığı mültecilerin temsil edildiği önemli çevrim içi ve katılımlı kamusal alanlar arasındadır (Söğüt, 2020;Nelik ve Yıldız, 2022;Öksüz, 2020;Özdemir ve Öner-Özkan, 2016;Çakın, 2020).…”

unclassified

Türkiye’ye Yönelik Genç Erkek Yoğunluklu Afgan Göç Dalgasının Irkçı Söylemler Üzerindeki Etkisi

KESKİN

2023

TIDSAD

View full text Add to dashboard Cite

Öz: Türkiye'de göçmen odaklı medya ve sosyal medya çalışmaları, içerikte temsil edilen kadın ve çocuk göçmenlerin yerel halkta 'şefkat', 'empati' ve 'hoşgörü' duygusu yarattığını gösterir. Suriyeli göçmenler 'yabancı' olmaları nedeniyle ötekileştirici ve ayrımcı nefret söylemine maruz kalsalar da, Aylan Kurdi örneğinde olduğu gibi çocuklar ve kadınlar söz konusu olduğunda medyatik gerilim ve kamusal söylem yumuşar. Bu çalışmada, son yıllarda Suriyeli 'yabancı'nın medya gündemindeki yerini alan ve ırkçı söylemin yükünü paylaşan yeni bir göçmen türü olan Afganlar ve hegemonik söylemsel temsilleri incelenmiştir. Çünkü Afganlar özellikle medyada ve EkşiSözlük adı verilen dijital kamusal tartışma alanlarında 'öteki' olarak temsil edilmekte ve ırkçı söylemlere konu olmaktadırlar. Ancak Afganların Suriyelilerden farklı bir temsil 'nesnesi' olmaları onları özel kılar. Göç konvoylarında kadın ve çocukların yer almaması nedeniyle Afgan genç erkeklere yönelik 'terörist', 'sapık', 'tecavüzcü' ve 'gerici' gibi suçlamalar, yeni bir yabancı düşmanın yaratıldığını gösterir. Kadın ve çocuk göçmenlerin yokluğu, genç Afgan erkeklere karşı şüphe, güvensizlik ve hoşnutsuzluğu artırır. Bu çalışmada, kadın ve çocuk göçmenlerin olmadığı bir göçün toplumsal cinsiyet ve ötekileştirme açısından büyük krizler taşıdığına dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Çünkü cinsiyet konusunda kadın dezavantajı yerini erkek dezavantajına bırakır ve Afgan göçmenleri suçlamak için sunulan en önemli gerekçe sadece erkek olmalarıdır. Bu çalışmada, çevrim içi bireylerin kamusal söylem üretmek için kullandıkları ortak bir platform olan EkşiSözlük'te 'Afgan Mültecilerin Erkek Yoğunluğu' nedeniyle üretilen ötekileştirme söylemleri analiz edilmektedir. Bu eleştirel analiz, Türkiye'de tanınan Afgan göçmen kimliğini ve bu kimliğin söylemsel kodlarını içermesi açısından önemlidir.

show abstract

unclassified

Türkiye’ye Yönelik Genç Erkek Yoğunluklu Afgan Göç Dalgasının Irkçı Söylemler Üzerindeki Etkisi

KESKİN

2023

TIDSAD

View full text Add to dashboard Cite

show abstract

Unsettled Ground, Unsettled Lives: The Ontological (In)securities of Syrian Refugees in the Shadow of Turkey’s 2023 Earthquake

Çakın,

AlMajdalawi

2024

Journal on Migration and Human Security

View full text Add to dashboard Cite

Executive Summary This paper examines the ontological insecurities faced by Syrian refugees in Turkey following the 2023 earthquakes. Ontological security refers to the security of being, encompassing a sense of confidence in the apparent stability of the world (p. 746). This concept is intimately linked to managing existential uncertainties and maintaining routines to ensure a sense of security. Previous literature indicates that uncertain situations, such as the COVID-19 pandemic and natural disasters, including earthquakes and floods, exacerbate ontological insecurities. Additionally, these challenging situations often intensify anti-refugee attitudes. Historically, the impact of earthquakes on individuals has been considered predominantly within the realm of physical security, a perspective critiqued by critical security scholars. In alignment with this critique, our study adopts an ontological security perspective to analyze the situations of Syrian refugees in Turkey post-earthquake, addressing a gap in the literature which has previously focused on the physical security aspects of Syrian refugees. While numerous studies documented the relationship between security and migration, fewer explored the nexus between ontological (in)security and migration in the context of natural hazards. This study addresses this gap by investigating how the recent earthquake heightened existing insecurities among Syrian refugees. Drawing on ontological security studies, narrative analysis, and data from in-depth, semi-structured interviews, the study finds that the vulnerabilities of Syrian refugees were intensified by the earthquake. Their perceptions of home, society, and future shifted significantly, decreasing their ontological security and exacerbating existing inequalities. Our findings suggest that the February 2023 earthquake posed threats to refugees beyond physical inadequacies, exacerbating the ontological insecurities of Syrian refugees in Turkey. This compounded their displacement-related existential anxieties and undermined their sense of stability and belonging by altering their perceptions of home, trust in public authorities, and their future. The earthquake significantly disrupted Syrian refugees’ understanding of “home” by compounding their sense of loss and insecurity, thereby challenging their ability to establish a stable, predictable environment essential for ontological security in Turkey. Furthermore, the earthquake altered Syrian refugees’ trust in public authorities. The government’s handling of the post-earthquake process significantly impacted refugees’ access to essential resources, with discriminatory practices and mobility restrictions amplifying their vulnerability and precariousness. The state’s crisis management capabilities and emphasis on border security, aimed at ensuring control, inadvertently increased refugees’ precariousness regarding their identity and future, leading to a loss of trust in public authorities. In addition to these challenges, the earthquake also changed Syrian refugees’ perception of their future in Turkey, causing them to question their safety and sense of belonging in the host society. Existing challenges faced by refugees were exacerbated by the earthquake and compounded by societal exclusion, further shattering their sense of stability and predictability. Post-earthquake, language barriers and stereotypes intensified, leading to increased discrimination and a reliance on informal survival networks, further diminishing their trust in the future. This heightened ontological insecurity, compounded by economic and social barriers, deepened divisions and made the refugees feel perpetually out of place, undermining their trust in Turkish institutions and society. Our suggestions and policy recommendations underscore the need for comprehensive policies that address both the physical and psychological dimensions of refugee well-being with reference to concrete policy designs in a post-disaster process. • To build trust in the post-disaster process for refugees, the government should ensure that central and local authorities distribute survival resources equally and transparently. • Clear communication channels must be implemented to keep affected communities informed about aid processes. • To address societal exclusion and improve refugees’ future outlook, the government should offer language training and translation services to help refugees navigate post-disaster process. • Providing critical information in multiple languages will ensure all community members are informed and can access aid. • Fostering community integration initiatives and supporting NGOs working specifically with refugees will promote interaction between refugees and host communities, building social cohesion. • Recognizing the importance of informal networks and incorporating them into formal aid structures, as well as supporting community-based organizations (particularly NGOs) that provide aid and support to refugees, is also essential.

show abstract

Etnik ve Siyasi Kimlikleşme ve Algılanan Tehdit Düzeyinin Suriyeli Mültecilere Yönelik Olumsuz Tutumlarla İlişkisi

Özdemir,

Çakır,

Kara

et al. 2024

Türk Psikoloji Dergisi

View full text Add to dashboard Cite

Tunus’ta başlayan baskıcı rejim karşıtı ayaklanmaların Suriye’yi etkilemesi ve ülkede bir iç savaşa dönüşmesi sebebiyle, 2011 yılından itibaren 3.6 milyondan fazla kayıtlı Suriyeli mülteci, can güvenliğinden endişe ederek Türkiye’ye göç etmiştir. Ani ve düzensiz şekilde gerçekleşen bu kitlesel göç hareketi Türkiye’de yaşayan yerel halk ve Suriyeli mülteciler arasındaki ilişkilerin gerilmesine ve toplumda gruplar arası çatışma ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Yerel halkın mültecilere yönelik tutumlarının belirtilen gruplar arası ilişkilerde ve mültecilerin topluma uyum sürecindeki başarısında önemli bir rolünün olduğu alanyazınca bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı ise Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz tutumları saptamak ve etnik ve siyasi kimlikleşme ve olumsuz tutumlar arasındaki ilişkide mültecilere yönelik algılanan tehdit düzeyinin aracı rolünü incelemektir. Çevrimiçi ortamda gerçekleştirilen çalışmaya 18-33 yaş aralığında (Ortyaş = 22.36, S = 3.26), 368’i kadın ve 158’i erkek, lisans düzeyinde eğitim gören 526 üniversite öğrencisi katılmıştır. Yapısal eşitlik model testi bulgularına göre; Türk kimliğiyle özdeşleşmiş ve sağ-kanat siyasi yönelime sahip kişilerin Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik algıladıkları gerçekçi ve sembolik tehditler daha yüksek düzeylerdedir ve bu durumda Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz duygulanım ve olumsuz kalıpyargılar güçlenirken, mültecilerle kurulan temasın kalitesi azalmaktadır. Bulguların, mülteci konularında çalışan bilim insanları ve bu konularda sosyal politikalar geliştiren ve uygulayan profesyoneller için faydalı olması beklenmektedir.

show abstract

Farklilaşan Öteki̇ler: Kürtlere Ve Suri̇yeli̇ Siğinmacilara İli̇şki̇n Temsi̇lleri̇n Karşilaştirilmasi

Cited by 3 publications

References 2 publications

Türkiye’ye Yönelik Genç Erkek Yoğunluklu Afgan Göç Dalgasının Irkçı Söylemler Üzerindeki Etkisi

Türkiye’ye Yönelik Genç Erkek Yoğunluklu Afgan Göç Dalgasının Irkçı Söylemler Üzerindeki Etkisi

Unsettled Ground, Unsettled Lives: The Ontological (In)securities of Syrian Refugees in the Shadow of Turkey’s 2023 Earthquake

Etnik ve Siyasi Kimlikleşme ve Algılanan Tehdit Düzeyinin Suriyeli Mültecilere Yönelik Olumsuz Tutumlarla İlişkisi

Contact Info

Product

Resources

About