Türkiye’de sosyal kutuplaşmaya bağlı olarak ortaya çıkan ötekileştirme, yaygın olarak görülmektedir. Bilhassa 1990’lardan itibaren etnik, dini ve ideolojik kutuplaşma, ötekileştirmeyi derinleştirmiştir. Gelişen teknolojinin bireylere verdiği özgür ve anonim olarak düşüncelerini sunma imkanı, farklı kesimleri hedef alabilen ötekileştirmenin sosyal medya aracılığıyla daha da keskinleşmesine sebep olmaktadır. Literatürde varolan çalışmalar, Kürtlerin toplumun en çok ötekileştirilen etnik grubu olduğunu ortaya koysa da, Suriyeli sığınmacıların gelişiyle değişen atmosfer Kürtlerin ‘öteki’ konumlarında da bir değişimin sinyalini vermektedir. Bu bağlamda, makalenin amacı, Ekşi Sözlük’te Kürtlere ve Suriyelilere yönelik kullanılan temsillerin farklılaşan unsurlarının ortaya koyarak, Suriyeli sığınmacılara yönelik olumsuz temsillerin Kürtlerin ‘öteki’konumlarını ne düzeyde etkilediğini tespit etmektir. Bu amaçla, Ekşi Sözlük entryleri aracılığıyla oluşturulan temsiller, içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda, Ekşi Sözlük’te Suriyeli sığınmacılara yönelik oluşturulan olumsuz temsillerin, Kürtlerin olumsuz temsillerinden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bununla beraber, seçilen entrylerde Suriyeli sığınmacıların ötekileştirilmesinin, toplumda bu iki sosyal grubun hiyerarşik olarak kurgusuna sebep olarak Kürtlere yönelik ötekileştirmeyi hafifletmiş olsa da, Suriyeli sığınmacıların bu karşılaştırma sebebiyle daha da fazla ötekileştirildiği görülmektedir.
here would have helped clarify how their findings comport with and differ from what has gone before in these areas. Methodologically, I wondered about the causal connections between personality, memory, and identity and other variables of interest, including turnout and vote choice. They demonstrate various associations of real importance; it is just that the true direction of effects is not always plain.This is not at all to gainsay what Bruter and Harrison have done. Indeed, I like the book, and it is my hope that their work spurs on new scholarship in the area, research that both builds on and extends their analyses and probes and challenges it as well. It is how science marches on, after all, and their claim of "flipping the electoral world upsidedown" seems designed to provoke such research. I very much look forward to seeing their next steps and those of others who join the endeavor. For now, I highly recommend Inside the Mind of a Voter.
Nationwide electoral thresholds (NETs) are known to secure a parliamentary majority for the largest party, reduce party system fragmentation, and prevent extreme, minor, or non-core group parties from entering parliament. By comparing Greece and Turkey, which have applied NETs since 1993 and 1983 respectively, this article investigates why some of these aims have not been achieved. Using time-series data since 1950, we show that neither country needed to introduce NETs to establish single-party governments. Rather, they were implemented primarily to prevent non-core groups from entering parliament as a party. This caused disproportional legislative representation, especially in Turkey. Although Turkey’s NET initially reduced the raw number of parties contesting elections, this effect weakened in the long run and, in contrast to the literature, increased party system fragmentation. Finally, extreme parties have benefitted from Greece’s fragmented party system since 2012 whereas electoral engineering in Turkey has failed to prevent non-core groups from passing the electoral threshold.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.