Salomon Maimon’un ünlü yorumuna göre Spinoza’nın sistemi Tanrı’nın değil, dünyanın varoluşunun inkârını içerir ve bu nedenle de o ateizm olarak değil, akozmizm olarak tanımlanmalıdır. Daha sonra Hegel de bu yorumu devam ettirmiş ve Spinoza’nın dünyaya, sonlu varoluşa ve evrene değil de sadece Tanrı’ya realite ve kalıcılık atfettiğini söylemiştir. Bu yorum, Spinoza’nın bir idealist olduğunu, onun Tanrı, Töz ya da Doğa tasarımının donmuş, ölü, hareketsiz ve değişmez bir ideal olduğunu ve sonlu kiplerin bu sistemde herhangi bir etkinliğinin söz konusu olmadığını varsaydığımız sürece geçerlidir. Bu nedenle bu çalışmada ilkin, burada söz konusu olan “Spinoza’nın akozmizmi” argümanının nasıl şekillendiğini belirgin kılacağız. Devamında devrim öncesi Rus düşüncesinde bu argümanı benimseyen ve savunan figürlerin yorumlarını değerlendireceğiz. Ardından, Plekhanov’un söz konusu gelenekte belli kırılmalar yaratmaya başlayan yeni bir Spinoza yorumu geliştirdiğini ve Akselrod’un bu kırılmaları engellemeye çalıştığını göreceğiz. Son olarak da Deborin’in fikirlerinden yararlanarak, “Spinoza’nın akozmizmi” argümanına rağmen “Spinoza’nın dünyası”ndan nasıl bahsedebileceğimizi ortaya koyacağız. Böylelikle Spinoza’nın Doğa tasarımının canlı, hareketli ve değişken bir unsur olarak da ele alınabileceğini göstereceğiz.