Kişilerarası ilişkiler ve iletişimde duygusal zekâ

Öğretmen Adaylarının Bilişsel Esneklikleri İle Yılmazlık Düzeyleri Arasındaki İlişkide Bilişsel Duygu Düzenleme Stratejilerinin Aracı Rolü

“…Duygular, iletişim sürecindeki temel ögelerdendir. Bu nedenle öğretmenlerin kendi duygularının farkında olması ve bu duyguların gücünü avantaja çevirmesi ve duygularını kontrol edebilme becerisi iletişim sürecinin etkililiğini arttırmak için gereklidir (Taylı, 2014). Eğitim-öğretim süreçlerinden azami düzeyde verim alabilmek için öğretmen ve öğrencilerin olumlu duyguları deneyimlediği ortamların oluşturulması ve bu duygulara yönelik davranışlar gerçekleştirmesinin desteklenmesi önem arz ettiğini belirten İhtiyaroğlu (2018)'nun öğretmen adayları üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre bilişsel duygu düzenleme stratejileri ile iletişim becerileri arasında yüksek düzeyli ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.…”

Duygusal Ağlamanın Bilmecesi: Ne Zaman ve Neden Ağlarız?

“…Davranışın ortaya çıkmasına öncülük eden bir diğer kavram duygulardır. Kuramlarda, duygunun nasıl tanımlanabileceği, ne olduğu ile ilgili çeşitli bilgiler yer almaktadır (Taylı, 2015). "Duygu herhangi bir zihin, his, tutku çalkantısı ya da devinimi, herhangi şiddetli ya da uyarılmış bir zihinsel durum" (Goleman, 1989) "içinde bulunulan ortamın algılanmasıyla ortaya çıkan, iç organları harekete geçiren, bedende, davranışta ve bilinçte kendini belirten duygusal süreç" (Cüceloğlu, 1993) "fizyolojik tepkileri, algılama ve bilişsel farkındalığı da kapsayan, birçok psikolojik alt sistemleri koordine eden içsel olaylarıdır" (Özmen, 2006).…”

“…Bireyin kötümserlikten ve aşırı tasadan kurtulabilmesi, kendi kendini sakinleştirebilmesi duyguların yönetilmesi olarak tanımlanmaktadır. Duyguların aşırı denetlenmesi, bastırılması hiçbir duygusal tepkide bulunmama ve donukluğa neden olur aynı zamanda duyguların hiç kontrol edilmemesi de anormal bir durumdur (Taylı, 2015). Fizyolojik gerginliği gidermek için önemli bir araç olduğu düşünülen ağlama davranışı eğer gerektiği zaman ortaya çıkmıyorsa bu durum bedende bir takım hastalıklılara neden olmaktadır (Vingerhoets ve Scheirs, 2001).…”