[Abstract in English is at the end of the manuscript]
GİRİŞDiş çürükleri, bireysel, toplumsal ve profesyonel yaklaşımların birlikteliğiyle önlenebilen ve tüm dünyayı ilgilendiren yaygın bir sağlık sorunudur. Çocuklardaki ve yetişkinlerdeki diş çürüklerinin çoğunluğunu, dişler ağızda sürdükten hemen sonra pit ve fissürlerde göz-lemlenen ve çok hızlı ilerleyen okluzal çürükler oluştur-maktadır.1 Pit ve fissürlerin morfolojilerinin plak ve bakteri retansiyonu için uygun ortam yaratması ve bu bölgelerde minenin ince olması nedeniyle demineralizasyonun dentine kolayca ilerlemesi, okluzal çürüklerin oluşumunu hızlandırmaktadır.
2Fissür örtücüler, mikromekanik olarak dişe bağlana-rak fissürlerde plak mikroflorası ve gıda kaynaklı debrisin birikmesini önleyen materyallerdir.3 Fissür örtücülerin klinik başarısı mine yüzeyine bağlanma düzeylerine ve pit ve fissürleri ağız ortamından izole edebilme kapasitelerine bağlıdır. Bağlanma ve retansiyonun sağlanması için örtücü materyalin pürüzlendirilmiş mine yüzeyine başarılı şekilde penetre olması ve yeterli derecede polimerizasyonun sağlanmış olması gerekmektedir. 4,5 Fissür örtücü uygulamalarında geleneksel asitle pü-rüzlendirme yöntemi mineye bağlantıda geleneksel bir yöntemdir.6 Fosforik asit uygulaması, mine yüzeyinde düzensiz mikropörözite oluşturarak rezin esaslı örtücü materyalinin mineye infiltrasyonunu sağlar. Ancak, dişin fosforik asitten arındırılması sırasında ağızda hoş olmayan bir tat bırakması özellikle çocuk hastalar için istenmeyen bir durumdur.
7,8Özgün araştırma makalesi Farklı polimerizasyon protokolleri ve yüzey uygulama metodlarının iki farklı fissür örtücünün makaslama bağlanma dayanım kuvveti üzerine etkisi