Toplumsal bütünleşmenin önünde duran en büyük engellerden bir tanesi, toplumda var olan bir grup, kesim ya da topluluk hakkında geliştirilen ve yayılan önyargılar olabilmektedir. İletişimin ve etkileşimin arttığı günümüz toplumlarında da önyargıların yayılması ve toplumu etkileyebilir hale gelmesi çok kolay olabilmektedir.
Sosyal medyanın günümüzdeki kullanım şekliyle salt sosyal etkilerinden değil aynı zamanda hukuki dayanağı olan etkilerinden söz etmek de mümkün hale gelmiştir. Gerek kullanıcıların yeterli teorik bilgiye sahip olmadan paylaşımlarda bulunması gerekse de sosyal medya konusundaki hukuki düzenlemelerin henüz çok kapsamlı olmaması gerekçesiyle kimi zaman kişilerin kişilik haklarının ihlaline kadar varabilen ve çeşitli mağduriyetlere yol açan çeşitli durumların ortaya çıktığı gözlemlenebilmektedir. Belli bir grup, millet ya da kesim hakkında yapılan sosyal medya paylaşımları, toplumun birer parçası olan kimi kesimler hakkında peşin hüküm oluşmasına ve sonrasında bu kişilerin sosyal yaşantılarında, etiketlenmelerine ya da toplumdan tecrit edilmelerine yol açan aksaklıklara sebep olabilmektedir. Bu durumun da spesifik örnekler üzerinden toplumsal infial yaratabilecek ya da dijital linç adı verilen durum aracılığıyla yaşandığını görmek mümkündür.
Bu çalışmada yasal olarak sınırları çizilmiş olup suç olarak nitelendirilen ayrımcılığın; sosyal medyada yaşlılarla ilgili olan yönü incelenecektir. Öncelikle sosyal medya, kitle iletişim özgürlüğü ve dijital linç gibi konunun sosyal boyutu incelenecek ardından da konunun hukuki temelleri çalışmaya konu edilecektir. Derleme niteliğindeki bu çalışmanın amacı, literatürde linç kültürü olarak yer alan kavramla, hukuki olarak yaşlı ayrımcılığı şeklinde tanımlanmış kavram arasında yaşlılık sosyolojisi bakış açısıyla ilişki kurabilmektir. Bunun için, öncelikle kitle iletişim kavramı ve sosyal medyanın mahiyeti incelenmiş ardından da linç kültürü ve yaşlı ayrımcılığıyla ilgili hukuki dayanaklar ilişkilendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, sosyal mecralardaki söylem ve paylaşımların, ayrımcılığa neden olmak konusunda sosyolojik bir problem olabildiğine ulaşılmıştır.