ÖZErken dönem İslami ilim merkezlerinin ve bu merkezler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi, genelde İslami ilimler tarihindeki, özelde de hadis tarihindeki pek çok boşluğun giderilmesini sağlayacaktır. Ancak, ulema hareketliliğinin mahiyeti, siyasi erkin davranışları ile farklı merkezlerin yükselişi ve düşüşü arasındaki ilişkileri incelemek için hangi kaynaklardan ne şekilde istifade edilebileceğine dair mevcut literatürde yaygın olarak takip edilen bir metot yoktur. Bu makale ulema hakkında biyografik malumatı ihtiva eden târîh, tabakât ve ricâl türündeki eserlerde standart bir bilgi türü olarak kaydedilen ve ele alınan şahsın ailevi veya kabilevi durumunun yanı sıra; meslek, mezhep ve meşrebi hakkında da bilgi verebilen nisbelerin erken dönem İslami ilim merkezlerinin ve bunlar arasında ulema hareketlerinin Dîvân DİSİPLİNLERARASI
ÇALIŞMALAR DERGİSİBahsi geçen kaynaklara hangi açılardan ve kayıtlarla başvurulacağına dair net bir belirlenimden söz edilemese de, hicri II. asrın başlarıyla birlikte hadisin ayrılmaz bir parçası hâlini alan isnadı, işlevsel bir tarihî kayıt türü olarak önermek mümkündür. İslami literatürde isnad her bir râvinin, üst tabakasındaki râvi ile irtibatını gösteren bir rivayet formuyla, bilgiyi üst nesline nisbet ettiği bilgi aktarım metodunun adıdır. Yapısı itibariyle birden fazla tabakayı içermesi, isnadın klasik literatürdeki dağınık malzeme açısından bir kayıt olarak önerilmesinin en temel sebebidir. Yani isnaddaki her bir râvinin sosyo-kültürel durumunu ortaya koyan tarihî verilerin, isnaddaki tabaka sırası gözetilerek, erken döneme doğru takip edilmesi değişen dönemlerle birlikte meydana gelen ilmî ve toplumsal değişimleri, bölgesel hareketlilikleri, mesleki veya mezhepsel ilgileri gösterebilir.İsnadı tarihî bir kayıt olarak gören bu makale, râvilerin nisbelerine yoğunlaşarak, bu nisbelerin özellikle hadis tarihi bağlamında hangi açılardan okunabileceğine dair kısa bir tartışmanın ardından, nisbe türüne ait eserlerin erken dönem ilim merkezleri ve ulema hareketliliğinin tespiti bakımından değerini, Sünni ve Şii literatüre ait iki metin üzerinden göstermeye çalışacaktır. Bu noktada isnadların tek başına işlevsel olamama ihtimali dikkate alınarak, râvilerin hayatları hakkında bilgi veren bibliyografik literatüre de sıklıkla başvurulacaktır.
NİSBELERİN TARİHÎ KAYNAK OLARAK DEĞERİİslami literatürde nisbeler bir kabile, aile, rehber niteliğindeki şahsa veya kavme; köy, kasaba, şehir, bölge gibi bir yere; din, mezhep, tarikat gibi inanç ve dinî pratiğe ait yapılara; bir sanat, meslek veya ilim dalına ve herhangi bir kitaba, sınıfa ya da topluluğa mensubiyeti ifade etmek üzere kullanılan isimlerdir. 2