Dünyamızın nüfusu arttıkça ihtiyaç duyulan enerjiye de gereksinim artmaktadır. Özellikle pandemi sonrası Ukrayna-Rusya savaşının başlamasından bu yana, zaten var olan enerji krizi, son zamanlarda daha da artmış olup birçok ülke bu ihtiyacı karşılayabilmek için nükleer enerjiye yönelmiştir. Bu nedenle ülkemizde de faaliyete geçirilmek üzere çalışmaları devam eden Nükleer Güç santralleri, çevresel etkileri son derece olumlu olduğundan nükleer enerjinin üretilmesi açısından daha çok tercih edilmektedir. Özellikle en çok nükleer enerji kullanım oranına sahip ülke olan Fransa örneğinde olduğu gibi, Nükleer Güç santrallerinin küresel ısınma için bir risk kaynağı olmaması nükleer enerjiye yönelim sürecini hızlandırmaktadır. Bununla birlikte nükleer santrallerin projelendirilmesi, tasarlanması, kurulması, işletilmesi ve sökümü esnasında çok ciddi güvenlik önlemleri alınmalıdır. Bu önlemler alınmadığında bu santrallerin insan sağlığına ve çevreye olumsuz etkileri olacaktır. Ayrıca santrallerin işletim esnasında ortaya çıkardığı radyoaktif atıklar, gerekli güvenlik önemleri alınmadığı takdirde, suya ve toprağa karışarak insan ve çevre için ciddi tehlikeler oluşturabilmektedir. Bu oluşan radyoaktif atıklar radyoaktivite seviyelerine göre; yüksek seviyeli atık, orta seviyeli atık ve düşük seviyeli atık olarak sınıflandırılırken, fiziksel hallerine göre ise; katı atıklar, sıvı atıklar ve gaz atıklar olarak sınıflandırılmaktadır. Atıkların radyoaktivite düzeylerine göre sınıflandırıldıklarında, yüksek seviyeli radyoaktif atık ile düşük seviyeli radyoaktif atıklarda alınması gereken önlemlerde de farklılık olması gerektiği anlaşılmaktadır. Fiziksel hallerine göre sınıflandırmadaki bertaraf yöntemlerinde katı atıklarda presleme yöntemi kullanılırken, sıvı atıklarda santrifüj yöntemi öncelikli olarak kullanılır. Bunun yanında sıvı atıkların katı hale dönüştürülebilmesi için de uygun yöntemler mevcuttur. Bu çalışmada, nükleer güç santral-lerde oluşan radyoaktif atıklar, atıkların bertaraf ve depolama yöntemleri, nükleer santrallerin kurulacağı alanın hangi kriterlere sahip olması gerektiği konuları, literatürde yer alan çalışmalarla birlikte derlenerek sunulmuştur.