Öz
Dinlerin temel kabulleri olan inanç esasları, dinî duygu ve davranışlara temel oluşturmaktadır. Bireyin bir dinin mensubu olması, öncelikle o dinin ilkelerine yönelik bir itirazının olmamasını gerekli kılmaktadır. Dinin temelini oluşturan inanç esasları, din eğitiminin üzerinde önemle durduğu öğretim alanlarından birini teşkil etmektedir. Okullarımızda zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin yanı sıra seçmeli din derslerinde de inanç öğretimi yapılmaktadır. Kimlik kazanma çabasının yoğunlaştığı ergenlik dönemindeki lise öğrencilerinin İslam inanç esaslarını benimseme düzeylerinin tespit edilmesi, din öğretimi süreci ve diğer faktörlerin inanç esaslarının benimsenmesindeki rolünün ortaya konması, inanç öğretiminin mevcut durumunun resmedilmesi ve gelecekte inanç öğretimi planlamalarına yön vermesi bakımından alana önemli katkılar sunacaktır. Çalışmamızda 12. sınıf öğrencilerinin İslam inanç esaslarını benimseme düzeyleri ve bunların çeşitli değişkenlerle ilişkisi ele alınmıştır. Araştırmamızda 2020-2021 eğitim öğretim yılında Konya il merkezinde eğitim gören 500 kişiden 14 maddelik inanç anketi ile toplanan verilerden hatalı ve yanlış kodlamalar çıkarıldıktan sonra geriye kalan 406 kişilik veri seti SPSS 15 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Anketin toplam puan elde etmeye uygunluğu, iç tutarlık katsayısı Cronbach Alpha (α=0,736) ve Tukey toplanabilirlik testi (F=0,039, p=0,84) ile sınanmış ve toplam puan elde etmeye uygun olduğu saptanmıştır. Gerek maddeler bazında gerek de anketten alınan toplam puana ilişkin yapılan analizlerde frekans dağılımları yanı sıra Ki-kare, Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin benimsendiği araştırmamızda elde edilen bulgulara göre lise öğrencilerin %93’ü İslam inanç esaslarını benimsemekte, %3’ü benimsememekte ve %4’ü ise kararsız konumda bulunmaktadır. Öğrencilerin inançları üzerinde en fazla etkisi olan kurum ailedir. Dindar ailelerde yetişen bireylerin İslam inancını benimseme düzeyleri, kısmen dindar ailelerde yetişen bireylerden yüksektir. Okulda verilen din eğitiminin inançla ilgili sorularına tatmin edici cevaplar verdiğini düşünenlerin İslam inanç esaslarını benimseme düzeyleri, okuldaki din eğitiminden tatmin olmayanlardan yüksektir. Ayrıca okul dışında din eğitimi alanlar ve almayanlar arasında da inanç esaslarını benimseme düzeyleri açısından anlamlı bir fark mevcuttur. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin tutum ve davranışlarından olumlu yönde etkilenenlerin İslam inanç esaslarını benimseme düzeyleri, olumsuz yönde etkilenenlerden anlamlı düzeyde yüksektir. Bağımsız değişkenlerle anketten alınan toplam puanların ilişkisi incelendiğinde katılımcıların eğitim gördükleri okul türüne göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu, buna karşın cinsiyete göre yapılan karşılaştırmada gruplar arasındaki farkın anlamlı düzeye ulaşmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin anket maddelerine verdikleri yanıtlara bakıldığında bütüncül bir inanç geliştiremedikleri, inanç esaslarına ilişkin bazı hususlarda kararsız kaldıkları, sorgulamalarının olduğu ya da çelişkili konumlarda oldukları görülmektedir. Özellikle inancın yaşama yansıyan noktalarında bu çelişkinin belirginleştiği anlaşılmaktadır. Örneğin, Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğuna inanma oranı (%92,6) ile Kur’an’daki her şeyin doğru olduğuna inanma oranı (%83,7) arasında belirgin bir fark mevcuttur. Ayrıca bilimsel bilgi ile dinî bilginin karşı karşıya getirildiği durumlarda inancın sarsıldığı ve dinî bilgiye duyulan güvenin azaldığı anlaşılmaktadır. Sosyal hayatta yaşanan değişimler, bilim ve teknolojideki gelişmeler, gençlerin kendilerinden önceki nesillerden farklı inanç problemleri ile karşı karşıya kalmalarına yol açmaktadır. Bu bağlamda inanç öğretiminin günün ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması ve gençlerin zihin dünyasındaki soru ve sorunlara cevap üretmesi beklenmektedir.