Tüm gelişmiş canlılar gibi kentlerin de bir belleği bulunmaktadır. Kentin belleği aynı zamanda toplumun belleğidir. Kentler (kentliler) geçmişten bugüne, yaşanan tüm gelişmeleri belleğinde tutarken; bu birikim de farklı biçimlerde kent mekânına ve kent yaşantısına yansımaktadır. Kentte zaman içindeki toplumsal ve mekânsal değişimin, yaşayanlar üzerinde bıraktığı toplu izlenimler o kentin belleğini oluşturmaktadır. Kentin belleği ya da toplumsal bellek, mekân/yer-zaman-anı-kimlik birlikteliğinden oluşmaktadır. Kentsel belleğin oluşturulmasında anıtlar, tarihi yapılar, müzeler, kamusal alanda yer alan sanat eserleri, fotoğraf, film, resim, gravür vb. görsel kültür öğeleri olan sanatsal ve mimari çalışmaların yeri ve önemi büyüktür. Söz konusu İstanbul şehri olunca özellikle tarihi ve mimari özellikleri açısından İstanbul'un gelişimini izleyebileceğimiz ve görsel kültürel belleğin oluşumunu sağlayan araçlar arasında resim sanatına ilişkin yağlı boya tablo, sulu boya resim ve gravür çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada İstanbul'u konu alan 17., 18., 19., 20. yüzyıl Batılı ve Türk ressamların resimleri arasından Eminönü, Tophane, Üsküdar semtlerini konu alan resimler seçilmiş, bu resimlerin konu edindiği mekanlar incelenmiş, aynı mekanların aynı dönemdeki fotoğraf çalışmaları ile ve günümüzdeki durumu ile karşılaştırmaları yapılmıştır. Birbirinden farklı kültür yapısına sahip olan sanatçıların ürettikleri bu sanat eserlerinde İstanbul'a yaklaşımlarını, yorumlarını hatta şehrin ruhunu izleyiciye hissettirme biçimiyle birlikte, bu resim örneklerinin kentsel bellek konusunda bizleri nasıl yönlendirdiği ve yönlendireceği belirlenmiş bulunmaktadır.