Resveratrolün Bulunduğu Kaynaklar Ve Tibbi̇ Önemi̇

Abstract

Amaç: 5, üzüm, asma, yer fıstığı, kızılcık, yaban mersini gibi birçok bitkisel kaynakta bulunan polifenolik bir bileşiktir. Resveratrol ile ilgili daha önceki araştırmalar kardiyovasküler sistemler, inflamasyon ve karsinogenez/kanser gelişimi ile ilgili farmakolojik etkileri üzerine odaklıyken son zamanlarda araştırmaların büyük çoğunluğu yaşlanma süreci, diyabet, alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıklar üzerinde potansiyel etkileri keşfedilerek genişletilmiştir. Bu derleme kapsamında resveratrol hakkında genel bilgilerin, bulunduğu kaynakların ve özellikle son yıllarda üzerinde çalışılan biyolojik etkilerinin (in vitro, in vivo) derlenmesi amaçlanmıştır.Sonuç ve Tartışma: Resveratrolün yapısal olarak trans-formu baskındır. Bitkilerde daha stabil ve oksidatif bozunmaya karşı dayanıklı olan glikozitleri halinde bulunmaktadır. Resveratrol eldesinde sıklıkla kullanılan Polygonum cuspidatum bitkisinin çeşitli ekstreleri, ticari önemi olan ürünlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Resveratrol başlıca antienflamatuvar, antioksidan, antikanser ve kardiyoprotektif etkilere sahip bir moleküldür. Yapılan farmakokinetik çalışmalarda resveratrolün iyi absorbe edildiği, ilk geçiş etkisi nedeniyle sülfat ve glukuronit konjugatları şeklinde hızla metabolize edildiği ve idrarla elimine edildiği bildirilmiştir. Ayrıca resveratrolün iyi tolere edildiği ve belirgin bir toksisite göstermediği rapor edilmiştir. Gıda/nutrasötik veya ilaç şeklinde alınabilen resveratrolün insan sağlığı üzerine olan çeşitli etkilerinden faydalanmak amacıyla biyoyararlanımı göz önüne alındığında iyi formüle edilmiş resveratrol taşıyan tablet, kapsül, nanopartikül formülasyonlarının hazırlanması ve kullanılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Investigation Of The Effects Of Resveratrol On Health And Protective Properties On The Health Of The Elderly

“…Resveratrol (3,5,4 trihidroksistilben) insan diyetindeki üzüm (Vitaceae Vitis vinifera), dut (Moraceae Morus rubra), fıstık (Fabaceae Arachis hypogaea), çilek (Rosaceae fragaria vesca) gibi birçok kaynakta bulunan polifenolik bir bileşiktir (40,41). Resveratrol, bir etilen köprüsü ile birbirine bağlanan iki fenol halkasından oluşur, böylelikle aktif trans-izomer ve aktif olmayan bir cis-izomer olarak iki geometrik izomeri bulunur (38).…”

“…Resveratrol, bir etilen köprüsü ile birbirine bağlanan iki fenol halkasından oluşur, böylelikle aktif trans-izomer ve aktif olmayan bir cis-izomer olarak iki geometrik izomeri bulunur (38). Resveratrol 34 familyaya ait 100 bitki türünde bulunmuş olmasına rağmen, insanların günlük diyetinin içeriğinde bulunan meyve ve sebzelerin çoğunda neredeyse hiç bulunmamaktadır (41,42). Bu sebeple eşsiz bir ürün olarak görülmektedir (42).…”

“…Üzüm özünün sağlık için kullanımının da 1000 yıl öncesine kadar uzandığı bilinmektedir (42). Fransız paradoksu olarak da bilinen yüksek doymuş yağ alımına rağmen kardiyovasküler hastalık riskinin oldukça düşük olması durumunun kırmızı şarap tüketiminin fazlalığı ile diyet içeriğinin yüksek miktarda resveratrol içermesine bağlı olduğu belirtilmektedir (41,43,44). Bu paradoks tanımlandığından beri resveratrol; antioksidan, antiinflamatuar, antiobezite ve antikanser özellikleri dahil olmak üzere çeşitli biyolojik aktiviteleriyle ilgili olarak artan bilimsel ilgi görmektedir (38).…”

“…Benzer bir şekilde sıçanlar ile yapılan bir çalışmada deney hayvanlarına resveratrol takviyesi verilmesiyle miyokard ve aort damarında anti-oksidatif enzimler olan süperoksit dismutaz ve glutatyon peroksidaz aktivitelerinin arttığı belirtilmektedir (44). Japonya ve Çin'de de kardiyovasküler hastalıklar, alerji ve cilt iltihabı gibi rahatsızlıkların tedavisi için resveratrol kaynaklarından biri olan Japon madımağı (Polygonum cuspidatum) ve "kojo-kon" adlı Polygonum cuspidatum kökleri bitkisel bir ilaç olarak kullanılmaktadır (41,43). Yapılan in vitro bir çalışmada da günlük 300 ml şarap tüketimin kan resveratrol düzeyini, trombosit NO sentaz (NOS) aktivitesini arttırdığı, proenflamatuar p38 mitojenle aktive olan protein kinazlar (MAPK)'nın fosforilasyonunda ve Nikotinamidadenindinükleotid fosfat (NADPH) oksidaz aktivitesinde azalmaya sebep olduğu belirtilmiştir (44).…”

“…Resveratrol insan vücudunda çok iyi absorbe edilebilen bir fitokimyasaldır (Gündoğdu vd., 2021;Breuss vd., 2019). Kanda en yüksek konsantrasyon düzeyine 1,5-2 saat aralığında geldiği, atılımının ise ilk 4 saat içerisinde gerçekleştiği bilinmektedir (40,41). Güvenli doz olarak ise 1-5 g/gün belirtilmektedir (40).…”