“…Eğitim müfettişlerinin devlet adına çalıştığı ve bir anlamda devletin gözü kulağı olduğundan devlet ile sorun yaşamaları göz ardı edilebilmektedir. Oysaki eğitim müfettişleri soruşturma yaparken, soruşturma emirlerinin açık ve net olmaması, soruşturma emirleri kapsamının net olmaması, bilgi-belge eksiklikleri, şikâyetçi konumundaki kişilerin şikâyet konularını açık bir şekilde ortaya koymaktan çekinmeleri, iş yükü fazlalığı, mevzuatın çok sık değişmesi, ilde çalışan müfettişlerin soruşturma yaptıkları kişilerle tekrar karşılaşmaları, benzer konularda soruşturmayı yapanlar arasındaki düşünce sapmaları nedeniyle uygulamada farklılıklar olması gibi sorunlarla karşılaşmaktadır (Özmen ve Şahin, 2010;Çelebi, Övür ve Eravcı, 2017). Bunun yanında verilen görevlere uygun eğitim almaması, il millî eğitim müdürlüğü bünyesinde görev yapması, kendilerine verilen görevlerin fazla ancak yetkilerinin, statülerinin, maaş ve ücretlerinin yetersiz olması, branşlaşmanın olmaması, kendilerini geliştirmede isteksiz olmaları (Sarpkaya, 2004;Ünal ve Kantar, 2011;Canlı ve Demirtaş, 2015), soruşturma iş yüklerinin fazla olması rehberlik görevinin yapılmasını engellemesi ve bu durumun da öğretmenle kurulacak iletişime engel olması (Yıldırım, Beycioğlu, Uğurlu ve Sincar, 2012), il eğitim denetmenlerinin özlük ve ekonomik hakları, iki başlı denetim yapısı, il millî eğitim müdürlüğü bünyesinde görev yapma, atama, kariyer, kendilerini geliştirme, statü ve etik ile ilgili konularda (Arabacı, 2012) sorunlarla karşılaşılmaktadır.…”