“…yüzyılın sonlarında büyük bir Alman devleti kurmayı hedefleyen Otto von Bismarck, geleneksel toprak sınıfı Junker'lerin küçük sermayelerini birleştirip çok ortaklı ama devlet denetimli endüstriyel aile işletmeleri kurmayı hedeflerken Anglo-Sakson ve batı Avrupa tipi ticari ve sanayi aile işletmelerinin zayıflıklarına dikkat çekmek için şu sözleri sarfemiştir: -Birinci nesil parayı kazanır, ikinci nesil parayı yönetir, üçüncü nesil sanat tarihi çalışır ve dördüncü nesil tamamen yoksulluk içinde kalır.‖ 1 Bu cümle, yüzyılı aşan bir süreden beri aile işletmelerini tanımlamak ve zayıf yönlerini anlatmak için çeşitli akademik makaleler tarafından sürekli referans olarak kullanılmıştır. Son 40 yılın uluslararası araştırmaları dikkate alındığında birinci nesilin kurduğu aile işletmelerinin sadece yüzde 30'u ikinci nesile devredilirken üçüncü kuşağa devredilebilenler sadece yüzde 3 düzeyinde kalmaktadır ve ülkeden ülkeye bazı küçük değişiklikler gösterse de benzer olumsuz nedenlerden dolayı birinci kuşağın kurduğu aile işletmelerinin büyük çoğunluğu, üçüncü ve sonraki nesillere devredilememektedir (Dun & Bradstreet, 1973;Beckhard ve Dyer, 1983;Ward, 1987;Handler, 1994;Fleming, 1997;Lansberg 1999;Matthews vd., 1999;Shepherd ve Zacharakis, 2000;Westhead vd., 2002;Miller ve Le Breton-Miller, 2005;Venter vd., 2005). Bu uluslararası araştırmaların yanında Türkiye geneline yönelik aile işletmeleri çalışmalarında da benzer nedenlerden dolayı aşağı yukarı aynı bulgulara ve sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir (Guillen, 2000;ASO, 2005;Deloitte, 2007;Güney, 2007;Yıldırım-Öktem, 2010;Deloitte, 2010;PwC, 2012).…”