AIm:The anatomic characters and applicability of the extended pterional transtemporal transtentorial (EPTT) approach versus the subtemporal transtentorial (ST) approach for surgical treatment of petroclival tumors were evaluated. mATErIAl and mEThOds: Ten sides from five adult Chinese injected cadavers were manipulated using both two approaches. Four deep bony anatomic landmarks were specified in the skull base to create two adjoining triangles that were respectively located in the anterior and posterior petroclival region. The real, projected area and the percentage of the projected area were determined and calculated to compare the deep exposure from the two approaches.rEsulTs: There was no difference regarding the percentage of the projected area was calculated in the anterior triangles (EPTT, 21.5±12.5%; ST, 28.8±14.9%; p=0.1948), but a significant difference was present in the posterior triangles (EPTT, 74.0±4.5%; ST, 51.5±4.3%; p<0.01). Compared with the ST approach, the EPTT approach provides an equivalent percentage of projected area in the middle cranial fossa and a wider exposed area in the posterior cranial fossa.
CONClusION:Through anatomic comparative analysis the EPTT approach provides better exposure and is more appropriate than the ST approach for large and giant petroclival tumors predominantly in the posterior cranial fossa with extensive invasion to parasellar structures and the cavernous sinus.KEywOrds: Anatomic study, Petroclival region, Pterional approach, Subtemporal approach, Skull base ÖZ AmAÇ: Petroklival tümörlerin cerrahi tedavisi için genişletilmiş pterional transtemporal transtentorial (EPTT) yaklaşımı ile subtemporal transtentorial (ST) yaklaşımının anatomik özellikleri ve uygulanabilirliği karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. yÖNTEm ve GErEÇlEr: Her iki yaklaşım kullanılarak beş yetişkin Çinli kadavra çift taraflı olarak açıldı ve incelendi. Kafa tabanında sırasıyla anterior ve posterior petroklival bölgede bulunan yan yana iki üçgen oluşturmak üzere dört adet derin kemik anatomik referans noktası belirlendi. İki yaklaşımın sağladığı derin ekspojuru karşılaştırmak üzere gerçek, projeksiyon yapılmış alan ve projeksiyon yapılmış alanın yüzdesi belirlendi ve hesaplandı.BulGulAr: Ön üçgenler için hesaplanan projeksiyon alanı yüzdesinde bir fark görülmedi (EPTT, %21,5±12,5; ST, %28,8±14,9; p=0,1948) ama arka üçgenler için önemli bir fark bulundu (EPTT, %74,0±4,5; ST, %51,5±4,3; p<0,01). ST yaklaşımıyla karşılaştırıldığında EPTT yaklaşımı orta kraniyal fossada eşdeğer projeksiyon yapılmış alan yüzdesi ve posterior kraniyal fossada daha büyük bir açığa çıkarılmış alan sağladı. sONuÇ: Karşılaştırmalı analiz yoluyla EPTT yaklaşımının temel olarak posterior kraniyal fossada bulunan ve parasellar yapılar ve kavernöz sinüse yaygın invazyon yapmış büyük ve dev petroklival tümörler için ST yaklaşımına göre daha fazla görüş alanı sağladığı ve daha uygun olduğu ortaya çıktı.