Çocuk acil kliniğinde Ig-A vasküliti (Henoch-Schönlein purpurası) tanısı alan çocuklarda trombosit indekslerinin klinik önemi Clinical importance of platelet indexes in children diagnosed with Ig-A vasculitis (Henoch-Schönlein Purpura) in children's emergency clinic Amaç: Ig-A vasküliti, çoğunlukla kendi kendini sınırlayan, cilt, eklem, gastrointestinal sistem ve böbrek tutulumu ile karakterize, çocukluk çağı sistemik vaskülitinin en yaygın şeklidir. Biz bu çalışmada, Ig-A vaskülitli hastaların demografik özelliklerini, klinik ve laboratuvar bulgularını ve bunların trombosit indeksleri ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çocuk Acil kliniğine başvuran, Ig-A vasküliti tanısı almış hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet, başvuru şikayeti, klinik ve laboratuvar bulguları kayıt edildi. Sağlam çocuk polikliniğine başvuran yaş ve cinsiyet eşleştirmesi yapılmış 48 sağlıklı çocuk kontrol grubu olarak kabul edildi. Bulgular: Ig-A vasküliti tanısı alan 48 hastanın 33'ü (%68.8) cilt döküntüsü, 11'i (%22.9) eklem ağrısı ya da şişliği ve dördü (%8.3) karın ağrısı şikayeti ile başvurdu. Takiplerinde hastaların tamamında klasik Ig-A vasküliti döküntüsü ortaya çıktı. 38'inde (%79.2) eklem, 16'sında (%33.3) gastrointestinal sistem ve altısında (%12.5) böbrek tutulumu vardı. Böbrek tutulumu olan altı hastanın tamamının istatistiksel anlamlı olarak (p=0.024) erkek olduğu tespit edildi. Laboratuvar bulguları karşılaştırıldığında kontrol grubuna göre trombosit sayısının hasta grubunda istatistiksel anlamlı olarak (p=0.001) yüksek olduğu, ortalama trombosit hacminin ise hasta grubunda istatistiksel anlamlı olarak (p=0.001) düşük olduğu tespit edildi. Yine C-reaktif protein ve eritrosit sedimentasyon hızının hasta grubunda kontrol grubuna oranla istatistiksel anlamlı olarak (p=0.001) yüksek olduğu tespit edildi. Sonuç: Çalışmazda ortalama trombosit hacmi Ig-A vaskülitli hastalarda sağlam kontrollere oranla düşük tespit edildi. Ig-A vasküliti tanısı alan çocuklarda trombosit indekslerinin klinik öneminin anlaşılması için daha geniş ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır.