Kanuni Sultan Süleyman dönemi itibarıyla resmen başlamış olan Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, XVIII. yüzyıla kadar çoğunlukla Fransa’nın İstanbul’da bulunan elçileri vasıtasıyla sürdürülmüştür. Osmanlı Devleti, 1720’de Yirmisekiz Mehmed Çelebi’yi fevkalade elçi sıfatıyla Paris’e göndermiş, bu tarihten itibaren Osmanlı diplomasisi için Fransa’nın önemi giderek artmış ve XVIII. yüzyılda imzalanan Pasaforça, Belgrad ve Yaş gibi önemli antlaşmalarda Fransızların etkisi görülmüştür. Özellikle XVIII. yüzyılın ilk yarısında iki önemli Fransız büyükelçisi Marki de Bonnac ve Marki de Villeneuve, Osmanlıların dış politikasında etkin rol oynamışlardır. Öyle ki Bonnac, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Fransa’ya gönderilmesi ve Osmanlı Devleti ile Avusturya-Rusya arasındaki temaslarda etkili olurken Villeneuve, hem Belgrad Antlaşması’nın imzalanmasında hem de Fransa’ya verilen 1740 kapitülasyonlarında ön plana çıkmıştır. Yüzyılın ikinci yarısında ise çoğunlukla Vergennes, Saint-Priest, Choiseul-Gouffier gibi Fransa Büyükelçileri aracılığı ile sürdürülen Osmanlı-Fransız diplomatik ilişkileri, III. Selim döneminde ikamet elçiliği sistemine geçiş yapılması ile birlikte farklı bir boyuta evrilecektir. Osmanlı Devleti, İkamet elçiliği sistemine geçiş aşamasında ilk ikamet elçiliğini Avrupa’daki siyasi şartlar gereği Fransa da ihdas edememiş, 1797 yılında Esseyyid Ali Efendi ile beraber ilk Paris ikamet elçiliğini kurmuştur. Böylece Fransa’nın İstanbul’da ikamet elçiliğini açmasından yaklaşık 260 yıl sonra Osmanlı Devleti Paris’teki ilk ikamet elçiliğini ihdas edebilmiştir.
Fransa ile kesintisiz ve güvenilir diplomatik temaslar kurmayı amaçlayan Osmanlı Devleti, Napolyon’un Mısır Seferi’yle birlikte kendisini diplomatik bir kriz ortamında bulmuş, ilk Fransa ikamet elçisi Ali Efendi’nin başarısız girişimleri sebebiyle de bir türlü Fransa ile barış antlaşması imzalayamamıştır. Osmanlı Devleti ile Fransa arasında Mısır Sefer’inden dolayı askıya alınan olumlu diplomatik ilişkiler, 1793 yılına kadar sürdürülen muvakkat veya fevkalade elçi görevlendirme geleneğini tekrar gündeme getirmiştir. Osmanlı Devleti, Fransa’ya ikamet elçiliğine geçiş sürecinde adaptasyon için gerekli bir icraat olarak düşündüğü geçici elçi görevlendirmeyi uygun bulmuş, böylece Mehmed Said Galib Efendi, Osmanlı Devleti ile Fransa arasında barış antlaşmasının imzalanması için geçici süreliğine Paris elçiliğiyle görevlendirilmiştir. Bu çalışma III. Selim döneminde daimi temsil sistemine geçiş yapan Osmanlı Devleti’nin Paris’te bir ikamet elçi bulundururken, diplomatik bir sorunun çözüme kavuşması adına yeni bir muvakkat elçi görevlendirmesinin sebep ve sonuçlarını incelemektedir. Galib Efendi’nin muvakkat elçiliği, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılın sonlarına kadar sürdürdüğü tek taraflı diplomasinin ikamet elçiliği sistemine geçildikten sonraki örneği olması açısından önemlidir. Çalışmanın başlığından da anlaşılacağı üzere ikamet elçiliklerinin ihdas edildiği zamanda ansızın muvakkat bir elçinin görevlendirilmesi, Osmanlı Devleti’nin hem modern diplomasiye ayak uydurma girişimleri hem de pragmatik tavrı üzerinden değerlendirilecektir.