Nüfusun hızla arttığı ve güvenlik sorununun da beraberinde arttığı şehirlerde önleyici politikaların geliştirilmesi için suçlara neden olan sosyo-ekonomik, toplumsal ve diğer unsurlar ile suçların işlenmesini kolaylaştıran fiziki unsurların tespit edilmesi ve giderilmesi gerekmektedir. Emniyet teşkilatı ve profesyonel rehberlik öncülüğünde başta devlet olmak üzere yerel yönetimler, ilgili kamu kurumları, özel teşebbüs, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların işbirliği ile kapsamlı stratejilerin ortaya konulması ve etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Suçların işlenmesini zorlaştırmak ve potansiyel suçluları caydırmak amacıyla imar planları ve fiziki düzenlemeler büyük öneme haizdir. Çünkü fiziki çevredeki fırsatlar suç düşüncesine sebep olduğu bilinmektedir.
Fiziki çevrede yapılacak düzenlemeler, suç işleme eğilimindeki kişiler için suç işlemeyi güçleştirecektir. Temiz, bakımlı, sosyal donatılı, çevre aydınlatması planlanmış, kontrol edilebilir otoparklara sahip, alarm ve kamera sistemleri uygulanmış şehirler; suçlular için suç işlemeyi güçleştirecek ve bu şehirlerde yaşayan vatandaşlar açısından ise denetim, güvenlik ve sorumluluk duygusunu daha yaygın hale getirecektir.
Mekânsal bir bakış açısı ile suç, düşünce ve çevre kavramları arasındaki ilişkiden yola çıkılarak suçun önlenmesine yönelik çevresel tasarımların yapılması “Güvenli Şehir” yaklaşımını ortaya çıkarmaktadır. Çevresel eşitsizlikleri ortadan kaldırarak, güvenli şehir mekânları planlayarak, yaşam kalitesi yüksek yapılı şehirler oluşturmak için suç teorilerinden yola çıkarak disiplinler arası çalışmalar ve bütüncül yaklaşım ile şehir planlamaları yapılması gerekmektedir. Böylece çevresel tasarım yolu ile suç önleme politikaları geliştirilebilir.