Bir normun küresel düzeyde kabul gören ve içselleşen bir boyuta erişmesi hayli zorlu bir süreci ifade etmektedir. Özellikle insan haklarından doğan ve küresel boyutta önem taşıyan normların oluşum süreçleri dikkate alındığında durum, normun fikir aşamasından başlayarak içselleştirilmesini de içine alan ve çeşitli mekanizmaları kapsayan bir süreci ifade etmektedir. Martha Finnemore ve Kathryn Sikkink söz konusu süreci normun ortaya çıkması, yaygınlaşması ve içselleştirilmesi olarak üç aşamada açıklar. Her bir aşamada da önemli birimler olarak aktörleri, motivasyonları ve baskın mekanizmaları sıralar. Hukuk profesörü Raphael Lemkin’in çabaları sonucu 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir sözleşme metniyle güvence altına alınan soykırım yasağı da, bu minvalde değerlendirilebilecek uluslararası bir normdur. Zira, soykırım kavramının fikir olarak doğma, suç olarak tanımlanma ve toplumsal düzeni sağlamaya yönelik yasaklanması yönünde hukuk ilkesine dönüşme süreci de uluslararası norm oluşum süreciyle belirli bir analoji taşımaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, Finnemore ve Sikkink’in uluslararası ilişkileri şekillendiren norm oluşum sürecine dair oluşturdukları ve yaşam döngüsü adını verdikleri aşamaların (fikir olarak ortaya çıkma, yaygınlaşma ve içselleştirme) soykırım yasağı normuna da uyarlanabileceği fikri üzerinden bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır.