Bu çalışma, Pippa Bacca ve Silvia Moro’nun Barış Gelinleri projesindeki otostop deneyimlerini incelemeyi amaçlar. Pippa Bacca’nın öldürülmesi kadınların aşina oldukları ve gündelik yaşamlarını biçimlendiren bir dehşeti bir kez daha görünür kılmıştır. Otostop deneyimi de bu tanıdık bilmeden azade değildir. Otostop literatürü özellikle Türkiye’de oldukça kısıtlı olmakla birlikte, bu alanda eleştirel cinsiyet perspektifinden yapılmış çalışma sayısı da oldukça azdır. Dolayısıyla çalışmada, literatürün feminist eleştirisinden hareketle La Spose, I’m In Love with Pippa Bacca, Pippa’ya Mektubum ve Only Kindness Matters isimli dört belgesel eleştirel söylem analiziyle incelenmiştir. Otostop deneyimindeki bir-aradalık halleri birbirini seven ya da aynı dünya görüşüne sahip insanlar arasında geçmez. Aksine bu deneyimde aynılıktan yola çıkmayan bağlanma biçimlerinin imkânına işaret eden bir etik alan söz konusudur. Bu etik alan, karşılaşmalarımızı koşullandıran toplumsal normlarla ve bu normla ilişkilenme biçimlerimizle yakından ilişkilidir; zira otostop deneyimi öznelerinin hangi toplumsal koşullarda var olduğunun da bilgisine ulaşabileceğimiz bir sahnedir. Bu bağlamda, çalışmanın temel sorunsalı, cinsiyetli bir karşılaşma olarak otostop deneyimindeki bir-aradalık hallerinin hangi etik koşullarda, nasıl gerçekleştiğidir ve karşılaşmaların etik zemini Butler’ın şiddetsiz etik teorisinden hareketle tartışılmıştır. Buna göre, otostopun özellikle de kadınlar için söz konusu olan riski kimi zaman norma eleştirel yaklaşarak kimi zaman da stratejik biçimde normun yeniden üretimiyle bertaraf edilmeye çalışılsa da deneyimin her iki tarafının da sorumluluk almadığı bir etik zemin için ne şiddetsizlikten ne de radikal bir eşitlikten bahsedilebilir.