Arap İsyanlarının ortaya çıkışı bölgesel bir değişim ve dönüşümü ortaya çıkardı ve bölgesel ve küresel aktörlerin politikalarının değişmesine yol açtı. Avrupa Birliği bölgesel aktörlerle yakın ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olmasına rağmen Avrupa Birliği de diğer birçok aktör gibi bölgesel ayaklanmalara hazırlıksız yakalandı. Avrupa Birliği’nin farklı ülkelerdeki Arap İsyanlarına yönelik izlediği bekle-gör politikası ve temkinli adımları, normatif bir güç ve küresel bir aktör olarak Avrupa Birliği’ne karşı eleştirilerin artmasına sebep oldu. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasındaki çıkar çatışmaları ve özellikle beklenmeyen olaylara yönelik ortak bir dış politika belirleme ve uygulama anlamındaki işbirliğinin eksikliği nedeniyle Avrupa Birliği, Arap İsyanları sürecinde öncü bir rol oynayamadı. Bunun aynı zamanda Avrupa Birliği’nin göstermiş olduğu düşük performans nedeniyle kendisine komşu olan bir bölgede kaçırdığı bir fırsat olduğu söylenebilir. Dahası, Avrupa Birliği mülteci akını ve terörist eylemlerdeki artış gibi Arap İsyanları kaynaklı yeni problemlerle yüzleşmek zorunda kaldı. Bu makale, Arap İsyanlarının farklı ülkelerdeki yansımalarına yönelik AB dış politikasını süreç izleme (süreç takibi) araştırma yöntemini kullanarak niteliksel olarak analiz edecektir.
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB), sanayinin uygun görülen alanlarda yapılmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla, sınırları, tasdikli arazi parçalarının gerekli alt yapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin ÖZET Amaç: Van OSB'nde yer alan işletmeleri halk sağlığı açısından değerlendirerek, elde edilen sonuçlar doğrultusunda iyileştirmeye yönelik öneriler geliştirmektir. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte bir çalışmadır. Çalışma, 23-30 Haziran 2014 tarihleri arasında OSB'de yapıldı. OSB'de kayıtlı olan 111 işletmeden aktif çalışan 59 işletmeye gidildi, çalışmayı kabul eden 55 işletmede bu çalışma gerçekleşti. İşletmelerde, işletme yetkilileri ile 32 soruluk anket formu yüzyüze görüşme tekniği ile uygulandı. Elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 11.0 ile analiz edildi. Bulgular: İşyerlerinin çoğu, %40 (n=22)'ı ile inşaat, %27.3 (n=15)'ü ile gıda, geri kalanı diğer sektörlerde çalışıyordu. Görüşme yapılan yetkili kişilerin %49.1 (n=27)'i yüksekokul, %36.4 (n=20)'ü lise, %14.6 (n=8)'sı ilkokul ya da ortaokul mezunu idi. Görüşme yapılan kişilere göre, işyerlerinin %76.4 (n=42)'ü çevre analizi yapıyordu, bu işyerlerinin %92.9 (n=39)'u çevre analizi sonuçlarını değerlendirmekteydi. İşyerlerinin %81.8 (n=45)'inde çalışanlara çevre konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor idi. İşletmelerin %92.7(n=51)'sinde ''Risk Değerlendirme ve Analizi'' çalışmalarının yapıldığı ifade edildi. Sonuç: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği OSB'nde bulunan işletmelerin büyük çoğunluğunun kendilerini iyileştirme, geliştirme gayreti içinde olduğu görüldü.
This article compares Turkish foreign policy in the post-Davutoğlu era with the previous period and analyzes the changes and continuities in these two periods. In the first years of the Justice and Development Party (AK Party) period, the Davutoğlu era, Turkish foreign policy featured soft power and cooperation-based characteristics. While maintaining its proactive and multi-dimensional aspects, there were three crucial changes in Turkish foreign policy in the post-Davutoğlu era. First, the elimination of the Fetullah Terror Organization (FETÖ) network from the state institutions and organizations after the July 15 coup attempt contributed to the effective functioning of the state, more autonomous foreign policy, and successful military operations. Second, Türkiye adopted a new security concept aiming to eradicate the sources of terrorism both within and outside its borders and began to use more hard power. Third, Türkiye increased its capabilities in crisis management in its relations with great powers and managed its autonomous foreign policy. These three changes in the post-Davutoğlu era led to increasing realism, autonomous foreign policy, and the rise of deterrence and the sphere of regional influence.
An analysis of the US discourse and EU policy towards the July 2013 military intervention in EgyptMısır'daki Temmuz 2013 askeri müdahalesine yönelik Amerikan söylemi ve AB politikasının bir analizi Gönderim Tarihi /
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.