Güncel feminist bilim felsefesinin güncel bilim pratiğinin günümüzdeki hali ile ilgili kuşkuları vardır. Feminist bilim felsefesinin temel iddiası kabaca şu şekilde ortaya konulabilir: Güncel bilim pratiği ve onun ürünleri erkek egemen değerler tarafından tahakküm edilmekte ve bu tahakküm ilişkisi de bilimin rasyonel ve evrensel olması iddialarına gölge düşürmektedir. Bilim felsefesi tarihinde önemli bir yer tutan Viyana Çevresi, özellikle bazı üyelerinin yaklaşımları ve kavram setleriyle feminist bilim felsefesi tarafından eleştirilen noktaların analizinde ve daha iyi hale getirilmesinde rol oynayabilir. Viyana Çevresi tarafından benimsenen dünyanın bilimsel kavranışı günlük hayatın, bilimin ve aydınlanmacı değerlerin eşliğinde reforme edilmesi için modernist politikaların belirlenmesinde rehber görevi görür. Bu bağlamda Viyana Çevresi’nin aydınlanmacı amaçlarına erişmek için kurguladıkları ve kullandıkları felsefi kavramlar ve çerçeveler güncel feminist bilim felsefesi tarafından dile getirilen iddialar ile ilgili önemli olanaklar ve ilişkiler barındırmaktadır. Örneğin Rudolf Carnap’ın kavram mühendisliği ile ilgili çalışmaları Sally Haslanger’in iyileştirilebilir kavramlar yaklaşımı için tamamlayıcıdır. Benzer şekilde, Otto Neurath’ın bütünselciliği, anti-temelciliği ve yardımcı güdüler yaklaşımı ampirik açıdan benzer yeterlilikte olan teorilerin tercihi üzerine düşünmemiz için yardımcı olmaktadır. Bu anlamda Viyana Çevresi’nin en azından bazı üyeleri güncel feminist bilim felsefesinin bilim pratiği ile ilgili dile getirdiği problemlerin tartışılmasında potansiyel faydalar barındırmaktadır. Öte yandan Viyana Çevresi’nin Carnap ve Neurath ile birlikte feminist bilim felsefesi tartışmalarında dile getirilen bütün problemleri çözebileceğini iddia etmeyeceğim. Daha ziyade, onların bilim pratiğine yaklaşımlarının ve bazı kavramsal araçlarının feminist bilim felsefesi programı ile yakın benzerlikler taşıdığını göstermeyi amaçlıyorum.
Belirli türden soyutlamalar, idealleştirmeler, bilinçli ihmaller, izolasyonlar bilim pratiğinde sıklıkla kullanılır. Kütle noktası, sürtünmesiz yüzey, hava boşluğu, ideal gaz, sonsuz büyük popülasyonlar, ölümsüz insanlar, tam rekabet, tam bilgili ekonomik bireyler, sıfır taşıma maliyeti, rasyonel bireyler vb. varsayımlara doğa bilimlerinde ve sosyal bilimler sıkılıkla başvurulur. Bu tür varsayımların ortak noktası belirli türden eksiklikler, mükemmelleştirmeler, çarpıtmalar ve benzeri özellikler içermesi ve bu anlamda araştırılan fenomenler ile ilgili ‘idealizasyonlar’ olarak iş görmeleridir. Bilimin temel amaçlarından ikisinin açıklama verme ve öndeyi türetimi olduğu düşünüldüğünde, idealizasyonlar şu soruyu beraberinde getirir: Eksiklikler, yanlışlıklar, bilinçli çarpıtmalar ve benzerlerini içeren varsayımlar olarak idealizasyonlar dünyayı açıklama, anlama ve onunla ilgili öndeyi türetiminde ve politika belirlemede nasıl iş görür? Bu soruyu yanıtlamanın yollarından birisi bahsi geçen epistemik stratejilerinin bilim ve bilim felsefesi literatüründe yer alma biçimlerini, yani onların sınıflandırılmalarını, benzerlik ve farklılıklarını analiz etmektir. Dolayısıyla bu makalede görece daha çok tartışılmış olan belli başlı idealizasyon türlerini analiz ederek bu konu bağlamında görece sınırlı kalmış olan Türkçe literatüre katkı vermeyi amaç¬lıyorum.
Mantıkçı amprisistlere göre metafizik, muhafazakarlık, faşizm gibi siyasi ideolojilerin güçlenmesinde en önemli faktörlerden birisidir. Viyana Çevresi’nin bu iddiaları belki de en açık biçimde Otto Neurath’ın hayatı ve çalışmalarında görünür olmaktadır. Neurath’a göre metafizik, sosyal ve politik bağlamlarda ele alınmalıdır. Neurath, bu nedenle metafizikten arındırılmış, rasyonelleştirilmiş bir toplum modelini, Viyana Çevresi'nin “Manifestosunun” (Wissenschaftliche Weltauffassung / Der Wiener Kreis) odağına yerleştirir. Ona göre Viyana Çevresi temel olarak bu doğrultuda ilerlemelidir. Marksist bir eğilime de sahip olan Neurath'a göre metafizik, sosyal ve politik alanda muhafazakarlığın yerleşmesini ve yeniden üretilmesinin kaynağıdır. Son dönemlerde bilim felsefesi tarihi çalışmaları kapsamında özellikle “sol Viyana Çevresi”’nin eğilimleri incelenirken Neurath’ın hayatı ve ekonomi, eğitimcilik gibi çeşitli alanlarda kendisini gösteren politik pozisyonu referans noktası olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda öncelikle Viyana Çevresi’nin bilim tarihindeki yerini politik bağlamda ele alacağım. İkinci olarak Viyana Çevresi’nin önemli temsilcilerinden biri olan Neurath’ı ekonomi, felsefe ve eğitim ile ilgili iddia ve çalışmaları bağlamında Çevre içerisindeki özgün konumunu değerlendireceğim. Makalede ortaya normatif bir iddia koymaktan ziyade, betimsel bir yöntemle Neurath’ın eklektik bilim felsefesinin dünya meseleleri karşısında bir bilim felsefecisinin tavrının ne olabileceği ile ilgili bir olanak sunduğunu göstermeyi amaçlıyorum. Bu değerlendirmelerin günümüz bilim felsefesinin kendisini yeniden yapılandırması gerekliliği ile ilgili tartışmalara katkı sunmasını umuyorum.
Düşünce deneylerinin kullanımı antik dönemlere götürülebilir. Düşünce deneyleri bilimler ve felsefe için önemli yöntemlerden birisidir. Literatürde her ne kadar düşünce deneylerinin belirli başlı özellikleri üzerinde bir düzeyde uzlaşı bulunuyor görünse de halen hangi zihinsel operasyonların düşünce deneyleri olarak değerlendirileceği ile ilgili bir görüş birliği yoktur. Düşünce deneyleri doğa bilimlerinde ve sosyal bilimlerde yaygın biçimde kullanılan epistemik bir araçtır. Her ne kadar doğa bilimleri sosyal bilimlere göre düşünce deneylerine daha sık başvursa da bu yöntem doğa bilimleri ile sınırlandırılmamıştır. Tarih, ekonomi gibi sosyal bilimler de zaman zaman çeşitli amaçlarla düşünce deneylerine başvururlar. Ekonomi sosyal bir bilimdir ve teorik ekonomideki çoğu yayın düşünce deneyleri içermektedir. Hatta ilk bakışta güncel ekonomi büyük bir düşünce deneyi gibi görünebilir. Öte yandan ekonomi modeller ile ilerler. Bu bağlamda bu makalede düşünce deneylerini ekonomi bağlamında değerlendirilecektir. Buna ek olarak her ne kadar bazı sınır durumları olabilse de ekonomideki tüm düşünce deneylerini modeller olarak değerlendirmenin oldukça güç olduğu iddia edilecektir.
Sağlamlık analizi (robustness analysis), çok sayıda birbirinden bağımsız prosedür aracılığıyla aynı sonucun elde edilmeye çalışıldığı epistemik bir stratejidir. Söz konusu strateji bilim pratiğinde açıklama verme ve öndeyi türetiminde başvurulan modellerde sıklıkla kullanılır. Bilimsel modellerin ne derece sağlam ve hassas olduğunun belirlenmesi ile ilgili bir yöntem olduğu için sağlamlık analizi hem bilim insanları hem de bilim felsefecileri açısından epistemik bir öneme sahiptir. Bu makalede öncelikle, sağlamlık analizleri tarihsel çerçevede ele alınmaktadır. Ardından literatürde yer alan farklı sağlamlık analizi sınıflandırmaları ve sağlamlık analizlerinin işlevleri tartışılıp, modeller sağlamlık analizleri ve model temelli açıklamalar arasındaki ilişki ile ilgili bir ayrım yapılmaktadır. Bu ayrım modeller hakkında akıl yürütme ile modeller ile akıl yürütme arasındaki farklılıklar ile ilgilidir. Bu ayrıma göre bilimsel açıklamalarda kullanılan modellerin doğruluğunun koşullarının belirlenmesi sağlamlık analizleri olarak değerlendirilirken, modellerin uygulanabilirliği modeller ile akıl yürütme ile ilgilidir..
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.