Materials and Methods:In one case the condition was associated with a supernumerary teeth. In the other case the kissing molars were associated with a dentigerous cyst, which disarticulated the two impacted teeth. The third case of kissing molars involved a fibro-osseous lesion in the anterior mandibular region.Result: We are in the opinion that kissing molar cases should be further examined for other lesions of the jaws.

Summary Background/Aim: The use of CBCT in dentistry has been increasing popularity nowadays. CBCT images provide valuable information from anatomic structures and pathologies. Images obtained with CBCT allow for more appropriate treatment planning. The purpose of this study was to assess the calcifications which were found incidentally on CBCT images and to reveal the frequency and characteristics. Material and Methods: A total of 691 CBCT images which obtained from the patients were assessed. Demographic data and calcifications which were found out of primarily interest area were noted. The incidental findings were categorized and analyzed using descriptive statistics. Results: 945 calcifications were discovered on 318(46.02%) of the 691 patients’ images. 373(53.98%) scans showed no calcificated findings. The age range of patients was from 5 to 84 years. The most common calcification was tonsillolith (86.03%), followed by stylohyoid calcifications (6.24%), antrolith and subdermal calcifications (2.33%). Conclusion: Calcified lesions in head and neck region were commonly seen in CBCT images. Although the most of the calcifications are asymptomatic and require no treatment but correct identification of these findings will reduce unnecessary further diagnostic assessments and will provide more appropriate treatment plans. It will also provide the ability comprehensively evaluation of underlying diseases and practitioners will have life-saving information by early diagnosis.

Amaç: Nazopalatin kanalın (NPK) farklı morfolojik tipleri bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; NPK morfolojisinin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) görüntüleri üzerinden morfolojik olarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Rastgele seçilen 500 hastanın KIBT görüntüleri retrospektif olarak taranmıştır. Sagittal kesit üzerinde yapılan incelemede hastaların yaş ve cinsiyetlerine göre NPK morfolojik tipleri (silindirik, ağaç dalı, kum saati, huni, muz ve konik) incelenmiştir. Bulgular: Bu çalışmada 269’u kadın, 231’i erkek olmak üzere toplam 500 kişinin KIBT görüntüsünde NPK incelenmiştir. Beş yüz bireyin 127’sinin silindirik (%25.4), 87’sinin huni (%17.4), 72’si kum saati (%14.4), 60’ı (%12) muz şeklinde ve 27’si (% 5.4) ağaç dalı şeklinde NPK formuna sahip olduğu tespit edilmiştir. Yirmi ve altı yaş grubunda yer alan kadınlarda muz tipi görülmezken %36.4 ile en yüksek oranda konik tip NPK izlenmiştir. Üçüncü dekatta ise kadınlarda (%32.5) ve erkeklerde (%27.5) en çok silindirik tip NPK izlenmektedir. Dördüncü dekatta ise kadınlarda %2.94 oran ile muz tipi, erkeklerde ise ağaç dalı ve huni tipi %7.84 ile en az oranda görülmektedir. Beşinci dekatta kadınlarda ve erkeklerde en çok silindirik ve huni tip görülmüş ve ağaç dalı formunda NPK her iki cinsiyette de görülmemiştir. Altıncı dekatta ise huni formda NPK her iki cinsiyette de görülmemiştir. Sonuç: Maksilla anterior bölgede cerrahi operasyonlar öncesinde, anatomik ve morfometrik açıdan NPK tiplerinin KIBT ile incelenmesi önemlidir. Her iki cinsiyette de silindir ve konik tip NPK fazladır.

Amaç: Bu çalışmanın amacı diş hekimliği fakültesi öğrencileri arasında sınav döneminde algılanan stres düzeyi ile bruksizm, temporomandibular rahatsızlıkların (TMR) ilişkisini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Diş Hekimliği Fakültesi 4. Ve 5. Sınıf öğrencilerinden gönüllü olan 102 kişiye sınav haftasından 4 hafta önce ve sınav haftasında sosyodemografik ve alışkanlıkları içeren sorular ile Fonseca Anamnestik Indeksi (FAI) ve Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) anketi yöneltilmiştir. Katılımcıların kendi beyanları esas alınmıştır. Paired Student T test ve Pearson Korelasyon testi kullaanılmıştır. Anlamlılık düzeyi p<0,05 alınmıştır Bulgular: Sınav haftası daha yüksek FAI skorları izlenmiştir. Kadınlar erkeklerden anlamlı derecede daha yüksek FAI ve ASÖ skorları göstermiştir. ASÖ skorları açısından sınav öncesi ve sınav haftası arasında anlamlı fark yoktur. FAI ve ASÖ skorları değişimleri arasında yüksek pozitif korelasyon vardır. Sınıf düzeyi ve aile yanında yaşamak FAI ve ASÖ skorlarını etkilememiştir Sonuç: Sınav FAI ve ASÖ skorlarını artırmaktadır. Bruksizm ve algılanan stres arasında güçlü bir ilişki gözlemlenmiştir. Stres bir bruksizm nedeni olarak gösterilebilir.

Bu çalışmada panoramik görüntülerde dişlerin farklı özelliklerine göre pulpa kalsifikasyonları arasındaki ilişki ve pulpa kalsifikasyonlarının sıklığının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Necmettin Erbakan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş Çene Radyolojisi Bölümüne Ocak 2020-Eylül 2021 tarihleri arasında başvuran 178 hastanın panoramik görüntüleri çalışmada kullanılmıştır. Dişler diş kuronunun durumuna göre (restorasyonlu, restorasyonlu ve çürüklü, ''çürüklü'', sağlıklı), dişin yer aldığı arkın tarafına göre (sağ, sol) ve dişin bulunduğu çeneye göre (alt, üst) olarak gruplandırılarak pulpa kalsifikasyonunun varlığı değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler betimsel istatistikler ve Ki-kare testleri kullanılarak analiz edilmiştir(p<0,05). Bulgular: 660 sağlam dişin 212'sinde (%32,2), 210 çürüklü dişin 90'ında (%42,8), 432 dolgulu dişin 218'inde (%50,5) ve 84 dolgulu ve çürüklü dişin 44'ünde (%52,4) pulpa kalsifikasyonu görülmüştür. Pulpa kalsifikasyonlarının görülmesinde çeneler ve yaş grupları arasında anlamlı bir fark mevcutken cinsiyet ve arkın tarafları arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Sonuç: Pulpa kalsifikasyonu incelenen popülasyonda %64,6 oranında, en çok dolgulu dişlerde, en az ise dolgulu ve çürüklü dişlerde izlenmiştir.