ÖZ Bu araştırmada, nitel araştırmalarda yaygın olarak kullanılan süreçlerden bahsedilmiş, ayrıca araştırma sürecinin kuramsal temelleri ve uygulamaya yönelik stratejileri ele alınmıştır. Bu çalışma özünde nitel araştırmacıların sıklıkla yöntembilim eksikliklerinden doğan uygulama sorunlarına karşı kavramsal bir zemin oluşturmayı hedeflemiştir. Çalışma ile nitel araştırma sürecinde eksikliği hissedilen kavramsal zemin oluşturulacak ve uygulamaya dönük stratejiler üzerinde durulacaktır. Bu amaçla belirtilen çerçevede alanyazında sıklıkla vurgulanan nitel desenler taranarak, elde edilen veriler kuramsal boyutta tartışılmış, bunun yanında nitel araştırmalara yön verecek yöntemler ve stratejiler hakkında bilgi verilmiştir. Çalışma sonucunda, nitel araştırma sürecinin, nicel araştırmalardan oldukça farklı ve öznel bir süreci ifade ettiği, nitel araştırmaya konu olan sorunsalı tüm dinamikleriyle ve derinlemesine incelemeye çalıştığı belirlenmiştir. Bu çalışma özellikle Türkçe alanyazında eksikliği hissedilen güncel ve kolaylıkla uygulanabilir nitel araştırma yöntemlerindeki eksikliğin tamamlanması amacını gütmektedir. Çalışmanın, nitel araştırma yöntemlerini kullanacak araştırmacılara gerek nitel verilere ilişkin bilgi toplama, araştırma ve gerekse analiz seçimi ve uygulamalarında yol göstereceği umulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Araştırma, nitel araştırma, nitel araştırma süreci, nitel veri toplama, nitel veri analizi.
Habitus, bireylerin çevrelerindeki sosyal dünyayı algılama ve ona tepki verme biçimlerini düzenleyen bir somutlaştırılmış eğilimler sistemidir. Habitus kavramı, kültürel sermayenin fiziksel düzenlemesine, yaşam deneyimimiz nedeniyle sahip olduğumuz derin yerleşmiş alışkanlıklara, becerilere ve haklara atıfta bulunmaktadır. Bu haklar genelde benzer nitelikte (sosyal sınıf, din, milliyet, eğitim, meslek vb.), benzer kişilerle paylaşılır ve bireylerin toplumsallaştığı yaşam gerçeklerini, bireysel tecrübelerini ve nesnel imkânlarını yansıtır. Habitus sabit ya da kalıcı değildir ve beklenmedik durumlarda ya da uzun bir tarihsel dönemde değiştirilebilir. Dolayısıyla, habitus, kişisel tarihle birlikte grup kültürünü ve bugünkü toplumsal eylemi biçimlendirir. Din, hayatın diğer alanlarını içeren çok yönlü bir kavramdır. Dini inanç habitusu, kişinin yaşamında karşılaştığı farklı olasılıkların sonsuzluğunu belirleyen ve dört özelliğe sahip olan genel bir terimdir: Temelde öznenin bilinçsizliği, zamanla istikrarlı olması, toplumsal yapıların bir araya getirilmesi ve inanç alanında sürdürülen stratejik eylemlerden oluşur. Bu çalışma, yapı ve kurum arasındaki potansiyel çatışma alanları ve aktörlerin niyetleri ile bilinçliliği göz önüne alınarak, dini inanç habitusu kavramı ve kavramın verdiği cevaplara odaklanmaktadır. Bu bağlamda, kavramsal tarama modelinde tasarlanan bu çalışma, öncelikle habitus kavramına ve daha sonra dini inanç habitusu kavramına eğilmektedir. Çalışmanın asıl hedefi kuramsal bir kavram olan dini inanç habitusunu, özellikle atalet ve sosyal kuram perspektifi içinde daha ayrıntılı olarak irdelemek ve inancı analiz etme ve yorumlamanın farklı yönleri için tartışma alanları oluşturmaktır.
Complex systems are social networks composed of interactive employees interconnected through collaborative, dynamic ties such as shared goals, perspectives and needs. Complex systems are largely based on "the complex system theory". The complex system theory focuses mainly on finding out and developing strategies and behaviours that foster continuous learning, resonating with new conditions and creativity in organizations with dynamic collaborative management mentality. Complex systems surely need leaders to manage complexity. Complexity leadership could be defined as adaptive mechanisms developed by complex organizations in new conditions required by the information age, rather than technical problems entailed by the industrial age. Complexity leadership is a joint, resultant product of the following three types of leadership: (1) administrative leadership based on strict control and a significant bureaucratic hierarchy (2) adaptive leadership fundamentally based on creative problem solving, resonating with new conditions and learning and (3) action-centered leadership that involves immediate decision-making mechanisms employed in crises and dynamic productivity. The study focuses on complexity leadership within the context of the complexity leadership theory. Keywords AbstractLos sistemas complejos son redes sociales formadas de empleados interactivos interconectados a través de lazos dinámicos y colaborativos, tales como metas, perspectivas y necesidades compartidas. Los sistemas complejos se basan en gran medida en "la teoría del sistema complejo". La teoría del sistema complejo se centra principalmente en descubrir y desarrollar estrategias y comportamientos que fomenten el aprendizaje continuo, que resuenen con las nuevas condiciones y la creatividad en las organizaciones con mentalidad dinámica de gestión colaborativa. Los sistemas complejos necesitan ciertamente líderes para gestionar la complejidad. El liderazgo de la complejidad podría definirse como mecanismos adaptativos desarrollados por organizaciones complejas en nuevas condiciones requeridas por la era de la información, más que por los problemas técnicos de la era industrial. El liderazgo de complejidad es un producto conjunto resultante de los siguientes tres tipos de liderazgo: (1) liderazgo administrativo basado en un control estricto y una jerarquía burocrática significativa (2) liderazgo adaptativo fundamentalmente basado en la resolución creativa de problemas, resonando con nuevas condiciones y aprendizaje y 3) un liderazgo centrado en la acción que implique mecanismos inmediatos de toma de decisiones empleados en las crisis y la productividad dinámica. El estudio se centra en el liderazgo de la complejidad dentro del contexto de la teoría del liderazgo de la complejidad.
Entrepreneurship has been an intriguing issue as an indicator of economic development and social welfare particularly being focused on last decades. Furthermore, the issue of immigration has attracted considerable attention in recent years. Nowadays, the quality of the workforce and it's training processes are not getting only progressively important but as well the participation of migrants in the labor market will be a great problem in the future. Migrant's entrepreneurial tendencies and career expectations designation are the main objectives of this research. This research was designed as a comparative qualitative model, and the structured written interview technique was used in order to collect the data. Randomly sampling study groups were formed according to methods of maximum diversity. The sampling group was formed by the participation of 12 Syrian migrant high school students who live and get trained in Altindag, a district of Ankara, Turkey and 13 Syrian migrant high school students who live and get trained in Kreuzberg, a district of Berlin, Germany. The collected data were analyzed by content analysis technique. The results of the research reveal that immigrant students have a high level of entrepreneurship in Germany, the nonetheless low level of the expectations of future career prospects in Turkey. Thus, the absences of sociocultural and economic areas where they will use entrepreneurial tendencies are a serious obstacle to them. Moreover, participants argue that they do not want to stay in Turkey anymore, and most of them intend to emigrate to Europe or another country if they can do so. Unlike Germany, many of the participants in Turkey neither know what they want to be nor how they want to live in the future and nor have they made any career planning.
Bu araştırma okul müdürlerinin öz-yeterlik algıları ile mesleğe ilişkin tutumları arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, İzmir ilinde çalışmakta olan 1378 okul müdürü ve örneklem ise tabakalı örneklem yöntemiyle belirlenen 304 okul müdüründen oluşmaktadır. Araştırmada ilişkisel tarama modellerinden kanonik korelasyon yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada, araştırmacı tarafından geliştirilen 'Okul Müdürlerinin Mesleğe Yönelik Tutum Ölçeği' ile Tschannen-Moran ve Gareis'in (2004) geliştirdiği 'Okul Müdürlerinin Öz Yeterlik Algıları Ölçeği' Türkçeye uyarlanarak kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, okul müdürlerinin öz-yeterliklerinin her üç alt boyutta düşük düzeyde olduğu, benzer şekilde okul müdürlerinin mesleğe yönelik tutumlarının da düşük bir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, yönetsel öz-yeterliklerin mesleğe ilişkin tutumla anlamlı bir ilişki içinde olduğu, bunun yanında öğretimsel öz-yeterlikler ile etik öz-yeterliklerin de mesleğe yönelik tutumlar ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Araştırma sonuçlarından hareketle, okul müdürlerinin seçilmesinde öz yeterliklerinin farkında olup kişisel potansiyelini okul içinde ve dışında kullanabilecek kişilerin tercih edilmesi önerilebilir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.