Ekstrakraniyal meningiomlar, vertebral aks boyunca, skalpte yumuşak doku ya da deride oluşan, nadir görülen tümörlerdir. Etiyolojisi çok iyi bilinmemesine rağmen patogenezlerinde Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 4 hipotez öne sürülmektedir: (i) meningotelyal hücrelerin sinir kılıfları boyunca taşınarak kafatası ve vertebranın dışına çıkması; (ii) ektopik araknoid kap hücreleri; (iii) travma esnasında meningotelyal hücrelerin yer değiştirmesi; ve (iv) pluripotent mezenkimal hücrelerin meningotelyal farklılaşma ya da metaplazi göstermesi. Tüm yaşlarda görülebilmesine rağmen yaş dağılımı bimodaldir, 2. dekatta ve 5-7. dekatlar arasında daha sık görülür. Hafif bir kadın cinsiyet baskınlığı gösterir. Yaklaşık bir yıldır ense bölgesinde şişlik şikayeti bulunan 46 yaşındaki kadın hastaya kitle eksizyonu yapılmıştır. Kitlenin makroskopik değerlendirmesinde en büyük boyutu 1 cm olan, nodüler görünümde, kesit yüzü krem-beyaz renkli, solid, yumuşak doku materyali izlenmiştir. Mikroskopik incelemede ise arada lenfositik hücreler içeren hyalinize stromaya sahip, iri oval-yuvarlak nükleuslu hücrelerden oluşan tümör
Purpose: This study aimed to evaluate the relationship between strain elastography and immunohistochemical markers, the histologic grade, and molecular subtyping in invasive breast cancer. Materials and Methods: The relationships between the elastography index values and progesterone receptor, estrogen receptor, human epidermal growth factor receptor 2, Ki-67, the histologic grade, and molecular subtype in 171 patients who had not received neoadjuvant treatment and underwent breast-conserving surgery were evaluated. Strain elastosonography were used to evaluate elastography index. Results: The mean patient age was 46.871 ± 11.949 years. There were 135, 129, and 90 estrogen receptor-positive, progesterone receptor-positive, and human epidermal growth factor receptor 2-positive patients, respectively. Forty-seven patients had the worst histological grade. Based on molecular subtyping, human epidermal growth factor receptor 2-positive, luminal A, luminal B, and triple-negative classifications were made for 25 (14.5%), 29 (17.0%), 109 (63.7%), and 8 (4.7%) cases, respectively. There was no statistically significant correlation between the elastography index values and estrogen receptor, progesterone receptor, human epidermal growth factor receptor 2, Ki-67, histologic grade, or molecular subtype among these breast resection cases. Conclusion: The elastography index value was insufficient to predict the specified histopathological parameters.
Sebaseoma, Troy ve Ackerman tarafından tanımlanmış benign bir neoplazidir. Matür sebase hücre kümeleriyle karışık bazaloid hücreler içeren sebase duktus ve kist benzeri yapılardan oluşmaktadır. Stroma eozinofilik ve sklerotiktir. Kadınlarda, 6. ve 9. dekatta daha sık görülmekte, sıklıkla yüzde ve saçlı deride gelişmektedir. Sebaseomalarda rippled patern ise yeni tarif edilmiş olup nadir görülen bir alt tiptir. Histopatolojik olarak monomorfik, küçük, bazaloid sebase germinatif hücrelerin dermal agregasyonu ile karakterizedir. Stroması Verocay cisimciğini anımsatmaktadır. İki yıldır saçlı derisinde geçmeyen yara şikayeti ile başvuran hastanın patolojik incelemeye gönderilen materyalinde mikroskopik olarak nodüler bir lezyon izlendi. Mikroskopik incelemede ise dermis yerleşimli çevre dokudan keskin sınırla ayrılan eozinofilik sitoplazmalı, ince granüler, hiperkromatik nükleuslu bazaloid, yuvarlak veya hafif uzamış hücrelerden oluşan tümör saptandı. Nekroz, atipik mitoz veya pleomorfizm saptanmadı. Vakuole sitoplazmalı sebase farklılaşmalı hücreler dağınık Ad dressforCor res pon den ce/Ya zış maAd re si:
Hibernom, fetal kahverengi yağ doku kalıntılarından ortaya çıkan, seyrek görülen, kahverengi yağ doku tümörüdür. Genellikle erişkinlerde görülen, geniş, asidofilik, granüler ve vakuoler sitoplazmalı, santral nükleuslara sahip hücrelerden meydana gelmiş, kapsüllü, sarı-kahverengi, ağrısız ve benign yumuşak doku tümörüdür. Olgumuz 31 yaşında, boynunda şişlik şikayeti olan erkek hastadır. Yapılan görüntülemeler sonucu lezyonun lipom ile uyumlu olduğu bildirilmiştir. Eksizyon sonrası makroskopik olarak kahverengi, yer yer kirli sarı renkli yağ doku görünümünde, kesit yüzleri kahverengi ve hemorajik materyaller izlenmiştir. Mikroskopik incelemede vakuollü, granüler ve eozinofilik sitoplazmalı, yer yer santral yer yer periferik yerleşimli küçük, yuvarlak nükleuslu hücrelerden oluşan tümör gözlenmiştir. Uygulanan histokimyasal Oil-RedO ile bu hücreler boyanmış ve lipositlerle uyumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgularla hastaya hibernom tanısı konulmuştur. Histopatolojik olarak, hibernom, granüler hücreli miyoblastom, yuvarlak hücreli liposarkom, lipoblastomatozis, sebase adenom, pleomorfik lipom ve kahverengi yağın normal birikimlerinden ayırt edilmelidir. Tedavide tümörün total eksizyonu yeterlidir. Bu olgu, nadir görülmesi, basit eksizyonla tedavi edilebilmesi ve özellikle yüksek damarlanma gösteren lezyonların ayırıcı tanısında akılda tutulması gerektiği için sunulmaya değer bulunmuştur.
Hibernom, fetal kahverengi yağ doku kalıntılarından ortaya çıkan, seyrek görülen, kahverengi yağ doku tümörüdür. Genellikle erişkinlerde görülen, geniş, asidofilik, granüler ve vakuoler sitoplazmalı, santral nükleuslara sahip hücrelerden meydana gelmiş, kapsüllü, sarı-kahverengi, ağrısız ve benign yumuşak doku tümörüdür. Olgumuz 31 yaşında, boynunda şişlik şikayeti olan erkek hastadır. Yapılan görüntülemeler sonucu lezyonun lipom ile uyumlu olduğu bildirilmiştir. Eksizyon sonrası makroskopik olarak kahverengi, yer yer kirli sarı renkli yağ doku görünümünde, kesit yüzleri kahverengi ve hemorajik materyaller izlenmiştir. Mikroskopik incelemede vakuollü, granüler ve eozinofilik sitoplazmalı, yer yer santral yer yer periferik yerleşimli küçük, yuvarlak nükleuslu hücrelerden oluşan tümör gözlenmiştir. Uygulanan histokimyasal Oil-Red-O ile bu hücreler boyanmış ve lipositlerle uyumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu bulgularla hastaya hibernom tanısı konulmuştur. Histopatolojik olarak, hibernom, granüler hücreli miyoblastom, yuvarlak hücreli liposarkom, lipoblastomatozis, sebase adenom, pleomorfik lipom ve kahverengi yağın normal birikimlerinden ayırt edilmelidir. Tedavide tümörün total eksizyonu yeterlidir. Bu olgu, nadir görülmesi, basit eksizyonla tedavi edilebilmesi ve özellikle yüksek damarlanma gösteren lezyonların ayırıcı tanısında akılda tutulması gerektiği için sunulmaya değer bulunmuştur.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.