The purpose of this study is to emphasize the importance of evaluation of adnexal structures and neighboring organs during cesarean operation. It is necessary to evaluate adhesions due to congenital anomalies, ovarian cysts, ovarian premalign masses, teratomas, morgagni cysts, ligamentum latum myoma, endometriosis, and past pelvic inflammatory disease (PID) that may be present during the operation. This evaluation will help prevent the development of acute abdomen due to unexplained pelvic pain or adnexial torsion in the postoperative patient. The 30 years old patient PK, gravida 1, visited our clinic for the first time at the 36th week. The patient did not have any complaints during the one-month follow-up at our hospital and complications did not develop. During 40 weeks plus 1 day of her pregnancy, head pelvis incompatibility was detected in the examination of the patient and she was admitted to the cesarean operation. The patient who had no history of previous intra-abdominal surgery, was underwent intraabdominal control after the uterus was closed during cesarean operation. Left tuba, over and tuba-ovarian relation were normal. The right tuba was torsioned 3 times around itself and was lack of right infundibulo-pelvic ligament, and also, over was at the distal end of the tuba. The fimbrial tip of tuba and over adhered to the sacrouterin ligament in the posterior uterus via a fibrous band without avascularity. Adhesion was opened and right adnexial detorsion was performed. Since the overlying tissue at the end of the tuba was mobil, the right adnexal was fixed again to the adhesion zone. The patient was discharged on the second postoperative day without any complications. Adnexal structures and neighboring organs should be checked during cesarean section. This control will prevent the unexplained abdominal pain and acute abdomen that may occur after the operation, and will help early detection of possible additional pathologies.
Bu çalışmanın amacı kliniğimizde ektopik gebelik tanısı konulan hastaların demografik özelliklerini incelemek, medikal ve cerrahi tedavi başarı oranlarını değerlendirmek ve ektopik gebeliklerin görülme sıklığının mevsimlere göre dağılımını analiz etmektir. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2015-Ocak 2018 tarihleri arasında, Trabzon Medikal Park Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran ve ektopik gebelik tanısı konulan 54 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Ektopik gebeliklerin görülme sıklığının mevsimsel dağılımı başvuru tarihleri baz alınarak incelendi. Hastaların demografik verileri; yaş, parite durumu, gebelik haftası, human koryonik gonodotropin (β-HCG) düzeyleri, başvuru şikayetleri, özgeçmiş bilgileri kaydedildi. Değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri ile methotreksat (MTX) tedavisinde başarı oranları ve başvuru tarihine göre mevsimsel dağılımları IBM SPSS 22.0 paket programı ortamında istatistiksel olarak analiz edildi. Ektopik gebelik öyküsü olan hastalar ile cerrahiye yönlendirilen hastalar arasındaki ilişki ki-kare testi ile analiz edildi. Sonuçlar, istatistiksel olarak %95 güven aralığı ve α=0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Bulgular: Ektopik gebelik olgularının yaş ortalaması 33±4.6 idi. Tüm olgular geliş şikayetlerine göre değerlendirildiğinde, kasık ağrısı (%40.7) ve sekonder amenore (%18.5) en sık görülen şikayetler idi. Hastalar risk faktörleri açısından değerlendirildiğinde öyküde en sık geçirilmiş ektopik gebelik ve sezaryen operasyonu olduğu görüldü. Tanı konulduğunda hastaların %66.7'sinin (n=36) gebelik haftası 4-6 hafta arasında idi. Ayrıca hastaların %59.3'nün (n=32) MTX günü ß-HCG değerleri 5-1500 mlU/ml arasında idi. Ortalama ß-HCG değeri 609±412 mIU/ml idi. Hastaların %85.2'ne (n=46) tek doz MTX yapıldı ve kür sağlandı. Hastaların mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde, ektopik gebelik en sık %31.5 (n=17) oranla yaz mevsiminde görüldü. Sonuçlar: Günümüzde ektopik gebelik tanısının erken konulması MTX tedavisini ön plana çıkarmaktadır. Çalışmamızda, kliniğimizdeki MTX tedavi başarı oranlarının literatürle uyumlu olduğunu gösterildi. Ektopik gebeliğin yaz aylarında görülme sıklığı bize iklim ve mevsimsel değişikliklerin epidemiyolojide rol aldığını düşündürmektedir.
Abortus etiyolojisinin anlaşılması istenen gebelik kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Dünyada Kanada, Avusturalya gibi bazı ülkelerde abortusların mevsimsel dağılım gösterdiğini bildiren yayınlar mevcuttur, ancak ülkemizde bu konu ile ilgili veri bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı bölgemizde spontan abortusların mevsimsel dağılımlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Yapılan çalışmada, 1 Ocak 2015 ile 1 Ocak 2018 tarihleri arasında hastanemize başvuran, 20-49 yaş arasındaki 707 gebenin demografik verileri retrospektif olarak analiz edildi. Tüm abortus olgularının ve alt türlerinin mevsimlere göre dağılımları ki-kare testi ile analiz edildi. Çalışma, IBM SPSS (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Programı) 22 programı ortamında analiz edildi. Veriler α=0.05 yanılma düzeyi ve %95 güven aralığında değerlendirildi. Bulgular: Çalışmada abortus olan gebelerin yaş ortalaması 34±6 idi. Abortusların (n=707) mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde kış mevsiminde %26,2 (n=185), ilkbaharda %25,5 (n=180), yaz mevsiminde %23,1(n=163), sonbaharda ise %22,8 (n=179) oranında olduğu görüldü. Yapılan tek örneklem ki-kare testine göre, abortusların mevsimlere göre dağılımları incelendiğinde mevsimler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p=0.672). Abortus türlerinin, mevsimlere göre dağılımları incelendiğinde missed abortusların ilkbahar mevsiminde daha sık olduğu görüldü (p=0.00072) ve istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu (p<0.001). Kimyasal gebeliklerin ise kış mevsiminde daha fazla olduğu görüldü ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.003732). Ayrıca abortus incipienceler yaz mevsiminde daha çok görüldü ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.00019). Sonuç: Abortusların mevsimlere göre dağılımı incelendiğinde mevsimler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı. Ancak missed abortusların ilkbahar mevsiminde (polen mevsimi olduğundan) daha sık görülmesi nedeni ile missed abortus etiyolojisinde immünolojik faktörlerin önemli olabileceğini düşünüldü.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.