Doğunun klasik mirasının esinleriyle yüklü olan Yasujiro Ozu sineması, geleneksel Japon düşüncesi ve estetiğini sinemanın araçlarını kullanarak yeniden üretir. Ozu’nun film yapma biçimi Doğu düşüncesinden, daha özel olarak da Zen kültürü ve sanatından beslenmiştir. Zen düşüncesi, son derece yüksek felsefi-estetik üretimlerinden sıradan gündelik yaşam pratiklerine kadar bütün bir Japon kültürüne sirayet etmiş ve ona belirli bir biçim vermiştir. Geleneksel Japon sanatının özünü oluşturan Zen düşüncesi, Ozu’nun filmlerine, hiçbir zorlama olmaksızın, kendiliğinden bir akışla nüfuz eder. Bu bakımdan Zen, Ozu’nun sürekli eksiltmeler yoluyla ulaştığı stilistik sadeliğinin; sabırlı, sakin ve zarif üslubunun; daima saygılı bir mesafeyi gözeten kamerasının ve sıradan hikayeleri, boş mekanları ve değişmeyen kareleri ile bize zamanın doğasını hissettiren sinemasının arketiplerini oluşturur. Bu sebeple bu çalışmada Zen düşüncesi ve sanatı, Ozu’nun filmlerine de etki eden temel nitelikleri bakımından ele alınmıştır
Yabancılaşma sosyal bilimlerin yaygın teorilerinden biri olarak oldukça geniş bir alanda karşılık bulmaktadır. Bu çalışmada söz konusu teorilerin muhtelif varyasyonları incelenerek sinema sektörünü ikincil bir değer olarak işgal eden figüranların mesleki, bireysel ve sosyal alanlarda maruz kaldıkları yabancılaşma sürecinin sebeplerine ve sonuçlarına değinilmiştir. Modern hayatın temel sorunlarından biri olan yabancılaşma film yapım süreçlerinin organizasyon hiyerarşisi içinde son derece katı bir kast sistemiyle karşılaşan figüranların dünyasında psikolojik, sosyal ve mesleki kırılmalara yol açarak reel dünyanın sınırlarından keskin kopuşlara neden olmaktadır. Sinema sektöründeki çalışma prensipleriyle oyunculuğun performatif doğasının kesiştiği noktada keskin konturlar çizerek belirginleşen yabancılaşma süreci pek çok figüran için bir mesleki deformasyon olduğu kadar aynı zamanda yabancılaşmanın bariz sonuçlarından biri olarak görülen kişilik kaybının yarattığı sürecin ifadesidir.
Satyajit Ray, modern film yapım yöntemlerinin minimalist formlarını icat eden yaratıcı yönetmen kuşağının sayılı isimlerinden biridir. Bizim Filmlerimiz Onların Filmleri, bir yönetmenin özel dünyasına ışık tutması ve film yapım süreçlerinin mahrem anlarına okuru aşina kılması, özgün yönetmenlik tecrübelerini cömertçe paylaşmasıyla ayrı bir değer ifade etmektedir. Zira bu bilgi ve deneyimler Ray sineması üzerine kafa yoran herkes için olduğu kadar genç yönetmen adayları için de ilham verici bir kaynak niteliğindedir.
En basit anlamıyla siyasal iletişim, bir ikna etme sürecidir. Ancak “propaganda” söz konusu olduğunda bu ikna süreci, hem gerçeğin hem de kitlelerin zihinsel düzleminin taammüden ve sistematik olarak yeniden inşasına dönük bir çabaya karşılık gelmektedir. İnsanın iktidar mücadelesinin kaçınılmaz bir tezahürü olan propagandaya has tür ve tekniklerin etkisi, kitlesel ölçekli propaganda aygıtlarının sahneye çıkması ile doruğa ulaşmıştır. Bu süreçte, başlı başına ideolojik bir aygıt olan sinema, propagandatif pratiklere uygunluğu ile öne çıkmaktadır. Pek çok ülkede filmler, mevcut politik düzeni tahkim etmekte ya da alternatif politik hareketlere ilham kaynağı olmaktadır. Politik süreçlerin ve ulusal kimlik inşasına yönelik gayretlerin sinemasal anlatılarla desteklendiği yirminci yüzyılın buhran dönemlerinde, genç Türkiye Cumhuriyeti de, bir eğitim ve aydınlatma faaliyeti olarak gördüğü sinemanın propaganda etkisinden istifade etmek istemiştir. Bu amaçla bizzat Atatürk’ün talimatı ile Cumhuriyet’in kuruluşunun onuncu yılı kutlamaları çerçevesinde, Sovyet yönetmenler Sergei Yutkeviç ve Lev Arnstam tarafından çekilen “Türkiye’nin Kalbi: Ankara” (1934) filmi, Yeni Türkiye’nin kendisini ülke içi ve dışında tanıtma çabasına sinemasal bir katkı sunmuş; ayrıca Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair paha biçilmez bir görsel materyal oluşturmuştur. Bu çalışmada, bir siyasal iletişim aracı olarak propaganda sinemasının gelişimi ve önemi üzerinde durulmuş; ülkemizde bu alanda sayılı örneklerden birini oluşturan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme yolculuğuna sinemasal bir tanıklık sunmakta olan “Türkiye’nin Kalbi: Ankara” filmi, anlatısına hâkim olan propagandatif unsurlar bakımından ele alınmaya çalışılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.