Bu çalışmada, Türkiye’de bölgesel sınıflandırmada Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi olarak adlandırılan ve Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerini kapsayan TRA1 bölgesi için 2013-2020 yılları arası aylık reel konut fiyat endeksi kullanılarak konut piyasasında fiyat balonunun oluşup oluşmadığı incelenmiştir. SADF ve GSADF sağ kuyruklu birim kök testlerinin kullanıldığı analiz sonucuna göre TRA1 bölgesi konut piyasasında çoklu fiyat balonları gözlemlenmiştir. Ayrıca her iki test bulgularına göre 2019 yılının ikinci yarısında başlayan balonun çalışma dönemi itibariyle devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
İdari, siyasi ve ekonomik açıdan gün geçtikçe pozisyonunu güçlendiren mahalli idarelere ait harcamaları çok yönlü biçimde incelemenin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda çalışmada 2006-2019 döneminde Türkiye’de il düzeyindeki mahalli idare harcamalarının, ekonomik sınıflandırma çerçevesinde ve panel yakınsama analizi ile incelenmesi amaçlanmıştır. Türkiye’deki 81 ilde ekonomik sınıflandırmaya göre mahalli idare harcamaları açısından yakınsamanın varlığı, Phillips ve Sul (2007,2009) tarafından önerilen Panel Log-(t) yakınsama testi kullanılarak incelenmiştir. Mahalli idare harcamaları için yedi farklı kategorinin ele alındığı analiz sonucunda; şehirlerin tek bir denge durumuna yakınsadığına dair kanıt bulunamamıştır. Ancak harcama alt kategorilerinde illerin en az üç, en çok ise beş küme oluşturarak yakınsadığı görülmüştür. Harcama kategorileri üzerinden bir değerlendirme yapılırsa; personel giderleri ile sosyal güvenlik prim ödemelerinde, toplam cari harcamalar ile mal ve hizmet alımlarında ve toplam sermaye harcamaları ile sermaye giderlerinde benzer bir yakınsamanın, toplam cari harcamalar ile toplam sermaye harcamaları arasında ise kümeler arası ciddi bir farklılaşmanın olduğu ifade edilebilir. Ayrıca harcamalar açısından iller arasında görülen yakınsamada hem idari yapılanma hem de toplam mahalli idare harcamaları içerisindeki pay açısından genel olarak belediyelerin, daha özelde ise büyükşehir belediyeleri ile bağlı idarelerin kümelenmeler üzerinde etkili olduğu tahmin edilmektedir.
Ülkelerin ekonomik gelişmişlik göstergelerinin bir sonucu olarak artan elektrik tüketimi; araştırmacı ve politika yapıcıların, elektrik tüketiminin ekonomik büyüme üzerine katkısını incelemelerine sebep olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye"nin 81 ilinin sektörel elektrik tüketim verileri ile illerin ekonomik büyüme ilişkisini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda 2004-2016 dönemi için, 81 ilin resmi daire, sanayi, ticarethane, mesken ve diğer (tarımsal sulama, sokak aydınlatması vb.) sektörlerdeki elektrik kullanımı ile illerin ekonomik büyümesi arasındaki ilişki, Panel ARDL Sınır Testi kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, uzun dönemde ticarethane ve meskenlerde kullanılan elektrik ile o illin reel GSYH"sı arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunmuştur. Kısa dönemde ise tüm sektörlerin elektrik tüketiminin, pozitif ve anlamlı katsayılara sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hem uzun hem de kısa dönemde, illerin reel GSYH değerlerini en çok etkileyen değişkenin meskenlerde tüketilen elektrik olduğu görülmektedir. Kısa dönem analiz sonuçları her il için ayrı ayrı incelendiğinde, sadece 21 ilde hata düzeltme katsayısının anlamlı sonuç verdiği görülmektedir.
Çalışma, Türkiye ölçeğinde firmalar ile firma çıkar grupları arasındaki güvencenin temellerinden biri olan denetim raporlarının, firma piyasa değeri üzerindeki etkilerini tespit edip ampirik kanıtlar sunmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede 2010/Q1-2021/Q3 dönemi için BİST 100’de yer alan ve finansal olmayan 77 firma özelinde olumlu, olumsuz ve görüş bildirmekten kaçınma şeklindeki denetim görüşleri panel veri metodolojisi çerçevesinde Driscoll-Kraay Tahmin yöntemiyle incelenmiştir. Analiz sonucunda firma piyasa değerini olumlu denetim görüşünün pozitif, görüş bildirmekten kaçınma şeklindeki denetim görüşünün ise negatif etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan olumsuz denetim raporları ile firma değeri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanılmamıştır. Çalışma neticesinde ulaşılan sonuçların denetim görüşü ve firma değer ilişkisi özelindeki sınırlı literatüre katkı sağlamasının yanında yatırım sürecinde yatırımcılar için bir perspektif oluşturabileceği de beklenmektedir.
TÜRKİYE 'DE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ İLE ENFLASYON ARASINDAKİ İLİŞKİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI ÖzBu çalışmada, Türkiye'de 1980-2017 arası yıllık veriler ile toplam faktör verimliliği hesaplanarak; toplam faktör verimliliğinin enflasyon üzerindeki uzun ve kısa dönem etkisi ARDL Sınır Testi yaklaşımı ile incelenmiştir. ARDL modeline göre toplam faktör verimliliğindeki değişimlerin uzun dönemde enflasyon oranı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmazken; kısa dönemde gecikmesiz değerlerinde negatif, gecikmeli değerlerinde ise pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Modelin hata düzeltme katsayısı istatistiksel olarak anlamlı ve kısa dönem dengesizliklerin % 28'inin uzun dönemde ortadan kalktığı görülmüştür. Bununla beraber, modelde kontrol değişken olarak kullanılan logaritmik reel milli gelir değişkeni ise uzun dönemde pozitif kısa dönemde ise negatif katsayıya sahiptir. Toplam faktör verimliliğindeki artışların ilk aşamada üretimi artırdığı bu durumun enflasyon üzerinde aşağı yönlü bir baskı meydana getirdiği; sonraki aşamalarda ise verimlilik artışı sebebiyle ücret seviyelerinde görülen artışların hem maliyet hem de talep yönlü enflasyonu tetiklediği şeklinde yorumlanabilmektedir. AbstractIn this study, the total factor productivity calculated using annual data from 1980-2017 with OLS in Turkey; then, the long and short term effects of total factor productivity on inflation was examined by ARDL Boundary Test. According to ARDL model, changes in total factor productivity have no effect on inflation rate in the long run; it has been concluded that it has a positive effect in case of no lag in the short run but has positive effect on the lags values. The error correction coefficient of the model was statistically significant and 28% of short-term imbalances disappeared in the long term. However, the logarithmic real national income variable used as the control variable in the model has a positive coefficient in the long run and negative coefficient in the short run. It is stated that the increase in total factor productivity increases production in the first stage and this puts downward pressure on inflation; in the following stages, it can be interpreted that the increases in labor or capital costs caused by the increase in productivity triggered inflation.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.