PurposeThis study aims to investigate the effect of tourists' anxiety levels regarding pandemic on their intention to travel and intention to destination visit as a reflection of risk perception.Design/methodology/approachThis study employed a quantitative research design. Multivariate statistical methods were used because they predict cause and effect relationships. The data collection process was completed in 32 days between March 20 and April 20, 2020. Smart-PLS software was used for data analysis.FindingsAccording to the study results, the level of concern tourists have about the COVID-19 outbreak directly affected their intention to travel and indirectly affected their intention to visit destinations.Research limitations/implicationsAccording to the results of the study, people's anxiety levels about COVID-19 will negatively affect their travel behavior after the pandemic. Such results suggest that when potential travelers' pandemic-induced anxiety levels increase, their travel intention after the pandemic will decrease. In addition, there is a positive relationship between people's intention to travel and post-COVID-19 touristic visit intentions. Therefore, as people's travel intentions increase, so do their destination visit intentions. Another important theoretical implication of this research is that people's pandemic-induced anxiety levels have been shown to negatively affect their destination visit intention through the mediating variable of travel intention.Practical implicationsA multidimensional and stakeholder engagement process needs to be followed to decrease the influences of the pandemic on destinations. Destination management organizations (DMOs) can take an active role in crisis periods to encourage stakeholder participation while attracting tourism demand in the post-COVID-19 era.Originality/valueThis study is important for its topical relevance and for providing specific theoretical and practical implications concerning tourists' travel behavior.

Dünyada yaşanan önemli değişimlerin meydana getirdiği belirsizlikler başta genç nüfus olmak üzere çoğu insanın geleceğe yönelik kaygı ve beklenti düzeylerini etkileyebilmektedir. Bu bağlamda araştırmada Türkiye'de turizm eğitimi alan öğrencilerin kaygı ve beklenti düzeylerinin belirlenmesi ve kaygı ve beklenti düzeylerini etkileyen faktörlerin ortaya konması amaçlanmaktadır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden yararlanılmış ve veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanmıştır. Türkiye'de kamu ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören toplam 2.578 öğrenciden veriler elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre üç beklenti, bir kaygı boyutu oluşmuştur. Bu boyutlar öğrencilerin bazı betimleyici değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar göstermiştir. Aile yapısı, terör ve eğitimin niteliği Türkiye'deki üniversite öğrencilerinin kaygı ve beklenti düzeylerini etkileyen en önemli üç faktördür. Bununla birlikte, öğrencilerin kaygı ve beklentileri arasında anlamlı bir korelasyon da tespit dilmiştir.

PurposeThis study examines the relationship of COVID-19 with the tourism industry in the context of news coverage. More specifically, this study analyzes the relationship between COVID-19 and subsectors of tourism throughout different periods of the pandemic.Design/methodology/approachQualitative research techniques were applied, and content analysis used, to analyze the collected data. The news contents obtained cover two one-week periods: March 5–12, 2020, and April 5–12, 2020. The content analysis method and MAXQDA program were used to analyze the data.FindingsThe research findings reveal that tourism and news related to COVID-19 were heavily connected with the travel industry during March 5–12, 2020, with concentrations slightly favoring the hospitality industry. In the period of April 5–12, 2020, the strong relationship between tourism and travel continued. During the latter period, the hospitality and the events industries were both subjects of relevant news.Research limitations/implicationsThis study examined the news during a short period of time. In addition, the sample of the study does not represent all news in all media. Examining different media outlets and different news cycles may produce different results.Originality/valueThis is one of the first studies to examine the relationship between the pandemic and the tourism industry from a macro perspective in the context of news coverage. The study provides implications for policy-makers, tourism planners and industry.

This study investigates the relationship between burnout and organizational commitment. It tests the relationship using a sample of 700 public officers in Istanbul by using structural equation modeling. The model tested via partial least squares method via SmartPls software. Results have shown that employees' burnout are negatively related to organizational commitment. Specifically, while emotional exhaustion is negatively related to commitment, personal accomplishment contributes positively to commitment. The experience of depersonalization has no significant relationship with all three dimensions of commitment. Findings discussed and some practical implications offered to practitioners as well as some future directions to researchers.

Dünya'da turist sayısının her geçen gün artması, destinasyonlar arasındaki rekabeti de arttırmaktadır. Bu sebeple her destinasyon kendini rakip destinasyonlardan ayrıştıran farklı yönlerini ön plana çıkarıp rekabette üstünlük sağlamayı amaç edinmektedir. Destinasyonu farklılaştırma amacı, destinasyon pazarlamasının önem kazanmasında büyük rol oynamaktadır. Destinasyonlar, konumlandırma, imaj ve markalama çalışmaları ile etkin bir destinasyon pazarlaması gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler. Bu çalışmanın amacı, destinasyon pazarlaması kapsamında Bilecik İlinin bir turizm destinasyonu olarak daha etkin nasıl pazarlanabileceğinin paydaşlar bakış açısı ile tespit etmektir. Çalışmanın kapsamı Bilecik'te var olan turizm paydaşlarıdır. Araştırma kapsamındaki paydaşlar ile yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiştir. Toplanan veriler, nitel veri analiz yöntemlerinden betimsel analize tabi tutulmuş ve elde edilen bulgular destinasyon pazarlaması çerçevesinde tartışılmıştır. Çalışma sonucunda paydaşların Bilecik İline dair pazarlama çalışmalarını yeterli bulmadıkları gözlenmiştir. Bununla birlikte Bilecik'in bir turizm destinasyonu olarak etkin pazarlanabilmesi için destinasyon konumlandırması, destinasyon imajı ve destinasyon markalaması vb. konularda daha kapsamlı çalışmaların yapılması gerektiği söylenebilir.