Geçmiş ulusal psikiyatri kongrelerinden bir çığ lık anımsıyorum. Herhangi bir klinik sorun tartışılır ken arkalardan isyankar bir ses yükselir, psikiyatri uzmanı olarak çalıştığı kentin adını söyler ve orada gördüğü hastaların bambaşka olduğundan söz ederdi. Ancak tartışmacılar o sanki hiç konuşma mış gibi tartışmaya kaldıkları yerden devam eder lerdi. Türk psikiyatrisi adeta merkezde kurulmuş fil dişi kulelerin üzerine yerleşmiş, kuleden kuleye haberleşmekteydi. Sonradan zorunlu nedenlerle üç yıl süreyle periferde görev yaptığımda o çığlığın ne demek istediğini daha iyi anladığımı düşündüm. Türk psikiyatrisi periferi konuşamıyordu. Neden ko nuşamadığını irdelemeden önce periferi tanımla mak yararlı olacaktır. Perifer (taşra) dar anlamda küçük kentler, geniş anlamda üniversite ve eğitim hastanesi dışındaki tüm kuruluşlar olarak anlaşıla bilir.
PERİFER NEDEN KONUŞAMIYOR?Periferin konuşamamasının en önemli nedenle rinden birinin Türkiye'de başka alanlarda da gözle nen yapısal bir sorundan kaynaklandığını düşünü yorum. Aşırı merkeziyetçi yapı periferin kısmen özerkleşmesine izin vermemekte ve perifer adına da merkez konuşmaktadır.Diğer bir önemli neden psikiyatrinin periferdeki statüsü ile ilişkilidir. Nörolojiden kısa süre önce ay rılan psikiyatri periferde henüz toplumsal bir kurum haline gelmemiştir, örneğin bir KBB uzmanı perifere gittiğinde hazır bir hasta kitlesi onu sabırsızlıkla beklemektedir. Oysa bir psikiyatri uzmanı hedef kit lesini kendisi oluşturmak zorundadır. Aktif bir uz manın yarattığı hasta topluluğu onun kenti terketmesiyle dağılmakta, yeni uzmanı yeni bir çaba beklemektedir. Üstelik amansız bir profesyonel re kabet içinde geçen perifer hekimliğinde pskiyatri uzmanı diğer hekimlerin ciddi engellemeleri ile kar şılaşmaktadır. Hekimler, psikiyatrinin işlevlerini ka bullenmede zaman zaman halktan daha tutucu davranmaktadırlar. Çoğunluğu henüz yarı amatör olan psikiyatri uzmanları bu rekabeti sürdüreme-mektedirler. ihtisas sırasında eşit oldukları hekim arkadaşlarından statü ve gelir olarak alt düzeyde kalmaları ve mesleklerinde kendilerini yalnız hisset meleri en kısa zamanda merkeze dönmenin yolları nı aramalarına neden olmakta ve kalıcı uygulama lar başlatamamaktadırlar.
13
Family-focused therapy (FFT) is a 9-month, 21-session structured psychoeducational treatment for bipolar disorder. Several US-based studies have documented its efficacy as adjunctive to medication for depression stabilization and relapse prevention. However, FFT has never been applied outside of the United States. The objective of this case series is to explore the applicability of FFT in a non-Western culture. Ten patients with bipolar disorder and their family members attended the 9-month FFT as adjunctive to pharmacotherapy in an outpatient specialty clinic in Izmir, Turkey. Patients improved in Global Assessment of Functioning Scores and Clinical Global Impression Scores from pre- to posttreatment. Case studies are given, which illustrate the differences between Western and non-Western families coping with bipolar disorder. FFT was easily applied to a Turkish sample with few changes in format or focus. Adaptations included substitution of oral for written therapeutic tasks or homework assignments. Randomized controlled trials are needed to test the clinical effectiveness of FFT and other psychosocial interventions in non-Western cultures.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.