Endemizm, bitkilere ait ekolojik şartların ve süreçlerin kompleks bir yapıda, zamansal ve mekânsal perspektifteki değişimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan Türkiye 12.000 civarındaki bitki taksonu ve bunun içerisindeki 3/1'lik endemik oranı ile Dünya'da değişkenlik gösteren ekolojik şartlara sahip önemli ülkelerden biridir. Sahip olunan endemik bitkilere ait bu zenginliğin daha doğru tespiti, değerlendirilmesi, izlenmesi ve korunması ise öncelikle var olan endemik bitkilerin dağılışının ve bu dağılışa dair özelliklerin bilinmesi ile mümkündür. Bu çalışmada, Türkiye'deki endemik bitkilere ait lokasyon bilgilerinin, sayısal coğrafi veri tabanı üzerine aktarılması amaçlanmıştır. Çalışma amacına paralel olarak araştırmada bir dizi yöntem izlenmiştir. İlk olarak endemik takson listeleri 'Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı'ndaki (Red Data Book) floristik listeler kullanılarak oluşturulmuştur. Daha sonra bu liste "Türkiye Bitkileri Listesi, Damarlı Bitkiler" kitabına göre güncellenmiştir. Bu listede yer alan endemik taksonların dağılışına ait lokasyon bilgileri ise Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası (Flora of Turkey and The East Aegean Islands) eserlerinden yararlanılarak belirlenmiştir. Belirlenen lokasyonlar coğrafi bilgi sistemleri yazılımları ile sayısal veri tabanına aktarılmış ve böylelikle Türkiye'de endemik taksonlara ait 9677 lokasyon elde edilmiştir. Elde edilen veri tabanı ile Türkiye'ye ait bölge, bölüm, il, flora bölgeleri ve Davis'in kareleme sistemi sınırlarına göre dağılışlar değerlendirilmiştir. Sonuç olarak; Türkiye'deki endemik bitkiler için güncellenebilir, sorgulanabilir, iklim, topografya, litoloji, toprak ve biyotik faktörler gibi ortamı oluşturan parametrelerle sayısal ortamda mekânsal ve istatistiksel olarak analiz edilebilir coğrafi veri tabanı oluşturulmuş ve tartışmaya açılmıştır.
Fairy chimneys are conical, columnar, and mushroom-like erosional landforms sometimes exceeding 10 m in height and width that developed on ignimbrite layers in the Cappadocia region of Central Anatolia Volcanic Province. These fairy chimneys, and troglodytes carved into the ignimbrites during the Roman, Seljuk, and Ottoman eras, have turned Cappadocia into a worldrenowned site. While there are at least 10 different thick ignimbrite members in Cappadocia, fairy chimneys developed extensively on the Kavak, Zelve, and Cemilköy ignimbrites. Nevertheless, no paleo-fairy chimney development has been reported in this region so far. The aim of this study is to introduce the first buried paleo-fairy chimney findings that were detected within the Zelve ignimbrite and to explain their formation, geomorphologic evolution processes, and conditions of preservation today. This paper also assesses the establishment of a geomorphosite for the paleo-fairy chimneys in Cappadocia, where geomorphological and historical features represent the main touristic attractions. The buried paleo-fairy chimneys were determined to the northwest of Ürgüp in the Damsa valley and on the eastern slope of Mt. Akdağ. The fairy chimneys formed inside gullies that cut a paleopediment. According to geological and geomorphological observations, we suggest that the perched paleo-pediment and the buried paleo-fairy chimneys were formed at the end of the early Pleistocene. The fairy chimneys might constitute an important geormorphosite location in the northern Cappadocia region.
The Kızılırmak is the longest river in Turkey, extending from the western part of eastern Anatolia to the Black Sea, and crossing the orogenic Central Anatolian Plateau (CAP) and Black Sea Mountains. This study focuses on the formation period of the drainage system of the Kızılırmak River in the Cappadocia region, which is situated in the middle of the CAP. The Upper Pliocene-Quaternary geological and geomorphological stratigraphy of the Cappadocia region was revised with new findings and those of previous studies. In this study, the oldest terrace (Sünnetli Tepe Terrace, T0) of the Kızılırmak River was identified 214 m above the current river level. The terrace deposit is located between the Pliocene lacustrine Kışladağ Limestone Member (~5–2.7 Ma) and the ~2.7 Ma Valibaba Tepe ignimbrite. A minimum age for the terrace deposits was provided by the Valibaba Tepe ignimbrite, which caps the terrace. Therefore, the terrace T0 revealed that the Kızılırmak River drainage system existed in the eastern part of the CAP after the deposition of the Kışladağ Limestone Member (~5–2.7 Ma ago) and before the formation of the Valibaba Tepe ignimbrite 2.7 Myr ago. Contrary to most previous studies, this finding shows that Valibaba Tepe ignimbrite cannot be included in the Late Miocene-Pliocene Ürgüp Formation, which formed under an extensional tectonic regime and was incised by the Kızılırmak River. The data obtained showed that 17 of the Kızılırmak River terraces that have formed since ~2.7 Ma have been preserved to the present day.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.