Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uzun dönemli özsermaye ve borç finansmanına erişim gelişmiş ülke finansal piyasalarına göre daha kıt olmaktadır. Finansal sistem altında kısa veya uzun vadeli kredi nasıl ve ne şekilde alabilecekleri bazen belirsizdir. En gelişmiş finansal sistem bile bazı borçluları istediklerinden çok daha az veya daha yüksek faiz oranlarıyla kredi verebilmektedir. Bir firmanın optimal sermaye yapısı kredi kalitesi, büyüme oranı, projelerin karlılığına ve projeleri finanse etme yeteneğine bağlıdır. Uzun vadeli finansmanın faydaları sadece borç alanlar için değil aynı zamanda kredi verenler ve finansal aracılar için de geçerli olabilir. Borç verenler, getirilerin kısa vadeli sözleşmelerden daha yüksek olması ve bu sözleşmelerin vadesinin uzun vadeli tasarruf ihtiyaçlarını karşılayabilmesi nedeniyle uzun vadeli finansal sözleşmeler yapmaya istekli olabilir. Bir bütün olarak ekonomi için, uzun vadeli finansman, daha yüksek büyümeye ve daha düşük makroekonomik volatiliteye katkıda bulunabilir. Teknoloji firmalarının teknik yetenek eksiklikleri yeni teknolojileri benimseme hızları ile ilgilidir. Yeni teknolojilerin ar-ge ve üretim süreçleri ise uzun vadeli finansman ile desteklenmelidir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı Borsa İstanbul Teknoloji Endeksi’ndeki firmaların sermaye yapılarının karlılıklarına etkisini araştırmaktır. Çalışma 2010-2020 yılları arasında yıllık veri ile yapılmış ve sürekli olarak işlem gören 14 firma kullanılmıştır. Yöntem olarak Panel Veri Analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada Aktif karlılığı ve özsermaye karlılığı bağımlı değişkenler olarak kullanmıştır. Özkaynak/varlık, uzun vadeli borç/varlık, kaldıraç ve likidite oranları ise bağımsız değişken olarak kullanılmıştır. Özkaynak/varlık oranının aktif karlılığına etkisi tespit edilmiştir. Bulgular ar-ge yoğunluklu teknoloji firmalarının kaldıraç etkisinden yararlanmadığını ve uzun vadeli borçlanma açısından sorun yaşadıklarını göstermektedir.
Hem şirketlerin iç dinamikleri hem de piyasa katılımcıları açısından bakıldığında firma değerinin belirlenebilmesi ya da bu değer üzerine etki eden faktörlerin tespiti büyük önem taşımaktadır. Firma değerinin tespitinde optimal sermaye yapısının ortaya çıkarılması ve bunun yanı sıra sahiplik yapısının etkilerinin göz önüne alınması, özellikle karar alma aşamasında dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerden bazıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda çalışmada, firmaların sahiplik ve sermaye yapısının birlikte ele alınıp firma performansı üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada 2012-2018 yılları arasında Borsa İstanbul Turizm Endeksi'nde faaliyet gösteren 9 firmanın verilerinden faydalanılmıştır. Nihai olarak, Borsa İstanbul Turizm Endeksi'nde yer alan firmaların finansal performans göstergeleri üzerinde hem sahiplik yapılarının hem de sermaye yapılarının farklı düzey ve yönlerde etkiye sahip olduğu neticesi iddia edilmektedir.
Kurumsal yönetim işletme yönetimlerinde profesyonelliği teşvik eden önemli bir yaklaşımdır. Bununla birlikte kurumsal yönetim sadece uygulanan işletmenin yönetimsel yapı ve işleyişini değil aynı zamanda bir ülkedeki yönetim kültürünü de geliştirmektedir. Dolayısıyla kurumsal yönetimi farklı boyutlarıyla inceleyen çalışmalara ihtiyaç vardır. Nitekim bu çalışmada da kurumsal yönetim uygulamalarının işletmelerin finansal başarısı üzerinde etkisi var mıdır sorusu araştırılmıştır. Çalışmanın amacı kurumsal yönetim ve finansal performans konularını kavramsal düzeyde özetlemek ve ampirik bir uygulamayla kurumsal yönetim ve finansal performans ilişkisini açıklayan literatüre yeni kanıtlar sunmaktır. Bu amaç doğrultusunda BIST’te faaliyet gösteren 30’u kurumsal yönetim endeksine dâhil, 30’u endekse dâhil olmayan toplam 60 şirketin 2017-2019 verileri kullanılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen bulgular şöyledir: Aktif karlılığı (ROA), öz kaynak karlılığı (ROE), piyasa değeri defter değeri (PD/PD) ve Tobin’s Q oranı değişkenlerinde gruplar arası anlamlı bir farklılık yoktur. Fiyat kazanç oranı (F/K) açısından ise ikinci grup lehine anlamlı bir farklılık vardır. Kaldıraç (LEV) oranı açısından ise endekse dâhil olanlar yani birinci grup lehine ortalamalar arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Sonuç olarak bulgulara göre kurumsal yönetim endeksinde yer almak finansal başarıyı arttırmamaktadır. Fakat kurumsal yönetim anlayışını işletmelerin organizasyon kültürüne doğrudan ve dolaylı katkılarda bulunduğu ve işletmelerin kredibilitelerini arttırdığı gözden kaçmamalıdır.
According to the Efficient Market Hypothesis, stock prices are affected by all market information simultaneously. Hence, it does not appear conceivable for the investor to obtain returns above the market average, according to this premise. On the other hand, the market anomalies shown by empirical studies highlight the impossibility of an efficient market and the potential for divergent responses to news and announcements from the market and investors. Whereas the idea that stock prices reflect both recently made public announcements and historical information is described as an efficient market in semi-strong form, it is tested to see how the market responds to particular events that might have an impact on it and lead to predictable price movements. The research's goal is to ascertain whether being included in the Borsa Istanbul Sustainability Participation Index has an effect on stock returns. Through using Event Study approach, the analysis focused on the stock closing data of 23 companies whose uninterrupted data were acquired from 24 companies in the BIST Sustainability Participation Index, which began trading on November 12, 2021. The major findings demonstrate that the marketplace is not efficient in a semi-strong form based on statistically significant findings in Average Abnormal Returns as well as Cumulative and Average Abnormal Returns. It might be countered, though, that the fact that these outcomes are discontinuous suggests that the investor may face obstacles to achieving returns above the market average.
Etkin Piyasalar Hipotezi rasyonel temellere dayanarak hali hazırda tüm bilgilerin eş anlı olarak hisse senedi fiyatlarına yansımış olduğunu öne sürmektedir. Dolayısıyla hipotez, piyasa anomalilerini reddederek piyasanın etkinliğine bir başka ifadeyle kamuya açık bilgiler de dahil olmak üzere herhangi bir teknik veya temel analiz yoluyla piyasa katılımcılarının normal üstü ya da altı getiri elde edemeyeceğine vurgu yapmaktadır. Ancak zaman içerisinde yapılan ampirik çalışmalarla desteklenen anomaliler, menkul kıymetler piyasasında tahminlenebilir fiyat hareketlerinin varlığını öne sürmektedir. Bu kapsamda, çalışmanın amacı DAX40 Endeksi oluşum sürecinin hisse fiyatları üzerindeki olası etkisini ortaya çıkarmaktır. Bu amaç doğrultusunda, 20 Eylül 2021 tarihi itibariyle DAX40 Endeksi’ne dahil olan firmaların günlük kapanış verileriyle ortalama anormal getirileri ve kümülatif ortalama anormal getirileri Olay Çalışması yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre, DAX 40 Endeksi'ne dâhil olmanın hisse senedi getirileri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkileri gözlemlenmiştir. Bu bakış açısıyla, tahmin edilebilir fiyat hareketliliğinin varlığı, piyasanın yarı güçlü formda etkin olmadığını ve ortalama üzerinde getiri elde imkânı savını desteklerken, belirli bir trend tespit edilememiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.