Bu çalışmanın amacı araştırmacılar tarafından geliştirilen Yapılandırılmış Grup Sanat Terapisi Programının, 15-18 yaş aralığındaki ergenlerin mutluluk düzeyleri, duygularını ifade etme eğilimleri ve duygu düzenleme güçlüklerine etkisini incelemektir. Araştırmacılar tarafından, Gross'un süreç modelinden alınan öncül odaklı stratejiler ve tepki odaklı stratejiler temel alınarak, sanat terapisi teknikleriyle 11 oturumluk bir program hazırlanmıştır. Program ile ulaşılmak istenen amaçlar 'duyguların farkındalığı', 'duyguları önemseme', 'duygularda açıklık', 'duyguları kabul etme', 'duyguların değişkenliğini anlama', duygu düzenleme beceri ve stratejilerini öğrenme ve kullanma', dürtülerini kontrol becerisi kazanma', 'olumsuz duygularını kontrol etme yetkinliği kazanma' dır. Araştırmanın verileri duygu düzenleme güçlüğü ölçeği, duyguları ifade ölçeği ve pozitif ve negatif duygu ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırma, İstanbul'da bir Çok Programlı Anadolu Lisesinde öğrenim gören, yapılan değerlendirmeler sonucu 187 öğrenciden duygu düzenleme güçlüğü ölçeğinden ortalamanın üstünde puan alan 20 öğrenci ile yürütülmüştür. Öğrencilerin 10'u deney, 10'u kontrol grubuna tesadüfi yöntemle atanmıştır. Araştırma sonucunda, deney grubundaki öğrencilerin duygu düzenleme güçlüğünde dürtü alt boyutunun azaldığı, mutluluk değişkeninde pozitif duygu alt boyutunun, duygu ifade eğilimlerinde ise pozitif ve yakınlık boyutunun arttığı bulunmuştur.
ÖzGüvenlik iklimi, güvenlik kültürünün bir alt boyutu olarak işletmelerde güvenli davranışları ve güvenlik tutumlarını etkileyen bir olgudur. Güvenlik performansı ise güvenlik ikliminin sonucu olarak işletmenin güvenlik seviyesini nicel olarak gösteren bir kavramdır. Literatürde yer alan çalışmalar incelendiğinde güvenli olmayan davranış, kazaların meydana gelmesindeki belirleyici faktörlerden biridir. Bu bağlamda, Neal, Griffin ve Hart tarafından geliştirilen güvenlik iklimi ve güvenlik performansı ölçeklerinin çeviri çalışması ve faktör analizi yöntemi ulusal literatürde ilk defa kullanılmıştır. Bununla birlikte yapısal eşitlik modeli (YEM) ve yol analiz yöntemleri kullanılarak iki kavram arasındaki korelasyonun incelenmesi amaçlanmıştır. Eğitim, sağlık, hizmet, sanayiüretim ve diğer olmak üzere toplam 6 sektörden 317 katılımcı katılım göstermiştir. Faktör analizi sonuçlarına bakıldığında faktör yüklerinin 0,40 ile 0,95 arasında olduğu görülmektedir. Güvenilirlik analizi sonuçları 0,91 ve 0,97 arasında görülmektedir. Orijinal ölçekten farklı olarak, yapılan analizler sonucunda ölçeğin toplam 36 soru ve 4 faktör oluştuğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, güvenlik iklimin güvenlik performansını etkilediği ve güvenlik bilgisinin hem doğrudan hem de dolaylı olarak, güvenlik motivasyonun ise doğrudan güvenlik performansı üzerine etkisi olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte Türkiye'de İSG eğitimlerinin eğitim ve öğretimin her derecesinde yer verilmesi ve nitelik ve nicelik bakımından artırılması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Nanotechnology, which involves the synthesis, design and application of materials or devices with sizes in the 1-100 nm range, has been an important topic in various basic and applied sciences such as medicine, pharmacy, dentistry, chemistry, biology, environment and materials science. Nanotechnology, which has ease of application, is a new emerging technology. The rapid increase in nanotechnological research around the world in recent years has allowed the development of nanoscale devices and new materials. Nanotechnology has opened up new dimensions in the field of biotechnology and nanomedicine, among various other important applications such as drug delivery, electronics, cosmetics, personal care products and biosensors. Nanoparticles (NPs), which form the basis of nanotechnology, have remarkable properties such as specific sizes, surface structures, chemical compositions, large surface area volume ratios, electronic structure, and interfacial reactivity. As the sizes and shapes of NPs change, the physical, chemical, optical, electrical, thermal, catalytic, bioactivity and toxicity properties of the particles also change. NPs of various shapes and sizes are synthesized by three different methods as physical, chemical and biological. Synthesis of NPs by conventional methods such as physical and chemical methods causes high energy consumption, low efficiency, high cost and formation of toxic products. Green synthesis, which has been widely used recently, is a more cost-effective, easy to synthesize and environmentally friendly method using biological agents. Different natural and harmless biomaterials such as plants, plant extracts, fungi, algae, yeasts, bacteria, virus DNA are used for the biological synthesis of different NPs. With this method, the effect of chemicals is greatly reduced and their damage is eliminated as much as possible. In addition, it does not require high pressure and high temperature values. Many metals and metal oxide nanoparticles such as gold, zinc, silver, palladium, manganese, iron oxide, titanium dioxide, copper oxide and lead oxide are synthesized in a single step with the green synthesis method. The fact that the green synthesis method has many advantages compared to other processes and the continuous development of nanotechnology allows the green synthesis method to develop and be used more widely. The aim of this study is to reveal the importance of green synthesis, the biomaterials used in green synthesis, the properties and usage areas of synthesized NPs.
2002 yılında başladığımız fen okuma alanındaki tezlerimiz yıllar geçtikçe artmıştır. Türkiye'deki lisansüstü eğitimde yazılan tez çalışmalarına bakıldığında, fen okuryazarlığı alanındaki araştırmalar, mevcut fen okuryazarlığını ve fen okuryazarlığını etkileyen değişkenleri ortaya çıkarmak için çoğunlukla ilişkisel tarama, tarama ve doküman analizi yöntemleriyle yapılmıştır. Ayrıca fen okuryazarlığını geliştirmeye yönelik yarı deneysel ve deneysel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı az sayıda çalışma yapılmıştır. Araştırma kapsamında " Fen okuryazarlığının PİSA verilerine göre değişimi incelenmiştir. Çalışma sonucunda; Türk öğrencilerin annelerinin eğitim düzeyi ile ortalama fen okuryazarlığı arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Fen okuryazarlığının ortalamasıyla babanın eğitim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Ülkemizdeki öğrencilerin fen okuryazarlığı ile sahip olunan cep telefonu sayısı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki öğrencilerin ortalama fen okuryazarlığıyla evde sahip oldukları bilgisayar sayısı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki öğrencilerin ortalama fen okuryazarlığıyla evlerindeki kitap sayısı arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki öğrencilerin fen okuryazarlığıyla evde yardımcı eğitim kaynaklarına erişim arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Fen okuryazarlığıyla şiir kitabına sahip olma arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. PISA 2015 analiz sonuçları, fen okuryazarlığıyla dünya klasiklerine sahip olma durumu arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.