Yakın geçmişte kültürlerarası etkileşimin ve iletişimin artması ile bölgesel unsurlar yerini küresel unsurlara bırakmaya başlamıştır. Mimari, bu değişimlerin belirgin olarak görülebildiği alanlardan biridir. Geçmişte yerel malzemeler, coğrafi koşullar ve kültürel özellikler ile şekillenen mimari yapılar, günümüzde seçeneklerin artması, teknolojinin gelişmesi, kültürel özelliklerde meydana gelen değişimler vb. ile farklılaşmış, dünya genelinde benzer bir dil oluşmuştur. Bunun yanında yerele özgü malzeme, yapım tekniği ve biçimlerinin tasarım anlayışı içinde yer aldığı örneklere rastlanmaktadır. Çalışma modern yapı tasarımında yerel malzeme kullanımı konu edinilmektedir. Araştırmada, öncelikle güncel mimarlık ortamında yerel malzemeye değinilmiş ve Peter Zumthor'a ait yerel malzeme ve tekniğin kullanıldığı 5 yapısı analiz edilmiştir. Yerel malzemenin sahip olduğu hafıza ve maneviyat özelliği onu mimari kimlik oluşturmada etkili bir öğe haline getirmekte ve çeşitli algısal deneyimlere imkân vermektedir. Yerel malzemenin bugünün tasarım düşüncesi ile buluşarak yeninden yorumlanması geleneksel ile moderni birleştirmekte, özgün ve kimlikli mimari ürünler ortaya çıkmaktadır.
Sustainability is becoming an increasingly important issue for various reasons. In many sectors, measures are planned in this regard. The ever-developing construction industry is among these areas. The recent energy crisis and the everincreasing energy consumption show that energy efficiency is one of the parameters to be considered in this regard. Technological applications on this subject offer different approaches to the subject. Technology is effective at almost every stage of the construction process. However, the technology element, which is effective on the building structure and the facade, is not taken into account sufficiently in the interior. For this reason, the relationship between energy efficiency and technology in indoor spaces has been determined as the main study subject of the research. In the research, it is assumed that technology can play an active role in energy efficiency, apart from the systems commonly used indoors.Another assumption of the research is that technology, which is among the causes of high energy consumption, can also be used as a means of providing energy efficiency. Research hypotheses were tested by analyzing current technological applications. It is aimed to develop a different interpretation of the subject and to determine the roles of technology in this subject. As a result of the research, it has been determined that technology offers innovative alternatives to energyefficient indoor applications, creates an energy-generating interior concept by going beyond energy-efficient interior applications, and that these applications have the potential to develop.
Gelecek, insanlar tarafından her zaman merak edilen ve sorgulanan bir konudur. Çünkü söz konusu gelecek olduğunda sadece olasılıklardan söz edilebilir. Geleceğin dünyayı nasıl değiştireceği, dönüştüreceği, ne tür yenilikler ya da farklılıklar getireceği üzerine çeşitli teoriler geliştirilmiş olsa da gelecek kurgusu birçok alanda irdelenmeye devam etmektedir. Görsel medya da bu alanlardan birisidir ve geleceğe dair toplumsal yapıdan mimariye birçok konu görsel medya aracılığıyla işlenmiştir. Yapılan çalışmada gelecek kurgusu içerisinde mekânların rolünü ve gelecek mekânlarına ilişkin öngörüleri tespit edebilmek amacıyla medya üzerinden mekânsal analizler gerçekleştirilmiştir. İnceleme "Black Mirror" dizisinde mekân tasarımlarının ön plana çıktığı bölümler bağlamında yürütülmüştür. Örneklem bölümlerin belirlenmesinde; öngörülebilir ve günümüz ile benzerlik-farklılık açısından karşılaştırılabilir bir geleceği ele alıyor olması ve mekânların anlatı içerisinde bir temsiliyet ögesi olarak kurgulanması seçim kriterleri olmuştur.Araştırma kapsamında dizinin beş bölümünde yer alan mekânların analizi sonucunda, mekânın karakterler ve kurgulanan toplum ile doğrudan ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Bölümlerde yer alan mekânlar; renk, ışık, mobilya, malzeme ve teknoloji olmak üzere belirlenen parametreler doğrultusunda irdelenmiş; benzerlik ve farklılıklar tespit edilerek yakın gelecek öngörüsü ve mekâna yansımaları bağlamında çıkarımlarda bulunulmuştur.
Art and architecture have always influenced each other, with their ever-evolving scopes. The relationship between art and architecture, which can be interpreted in many ways, has been read through literary works within the scope of the research. In this direction, two dystopian works named “1984” and “Brave New World” were determined as the material of the research with their literary value and their characteristics of being a qualified data source on the subject. The fact that these works contain predictions for the future and that they convey these predictions through contrasts such as “real-virtual” and “natural-artificial” have also been a factor in determining the works in question as research material. The works were analyzed with the method of content analysis and interpreted through the similarities and differences between the branches of art that they created in our minds and the discipline of architecture. The main purpose of the research is to examine the relationship between art and architecture and to search for this relationship in two selected works of science fiction literature. With the content analysis method, inferences were made on the concepts used to describe art and architecture in both works. As a result of the analysis, it has been determined that the disciplines of art and architecture are related in various aspects such as the feelings they evoke and the concepts they represent. In addition, it has been concluded that architecture has roles in science fiction literature such as conveying future predictions, conveying the concepts and messages to be emphasized to the reader.
Mekânsal algı bağlamında şaşırtıcı bakış açıları ortaya koyan aydınlatma illüzyonları, iç mekân tasarımında gün geçtikçe daha yaygın bir rol üstlenmektedir. Yapılan çalışmada bu rolün ne olduğu ve ne oranda kullanıldığı soruları üzerinde durulmuştur. Amaç, aydınlatma ve illüzyon ilişkisinin mekâna nasıl yansıdığını tartışarak tasarımcılara farklı bakış açıları kazandıracak bir veri kümesi elde edebilmektir. Çalışmada öncelikle literatür analizi ile kuramsal çerçeve oluşturulmuştur. Ardından, belirlenen mekân örnekleri irdelenmiş, aydınlatma illüzyonunun iç mekânda hangi amaçlar doğrultusunda kullanıldığı sınıflandırılmıştır. Buna göre psikolojik ve fizyolojik illüzyon olarak iki türe ayrılan aydınlatma illüzyonu altında, toplam 10 illüzyon yaklaşımı olduğu görülmüştür. Son olarak, aydınlatma illüzyonu yaklaşımları örneklenmiş ve değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmede mekânın işlevi ile illüzyon yaklaşımları arasında tercih edilme sebebi ile kullanım yoğunluğu açılarından ilişkiler bulunduğu belirlenmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.