Girişimcilik ve inovasyon çağımızın popüler kavramları arasındadır. İnovasyon ve girişimcilik, firmaların ve dolaylı olarak ülkelerin ekonomik ve sosyal dönüşümleri gerçekleştirmelerini ve rekabet avantajı elde etmelerini sağlayan faktörler arasında yer almaktadır. Bu çalışmada girişimcilik ve inovasyon arasındaki ilişki OECD ülkeleri özelinde 1990-2011 dönemi için dinamik panel veri yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar, girişimcilik ile inovasyon arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğunu, buna karşın kısa dönemde bir ilişki olmadığını göstermektedir. Elde edilen bulgular, uzun dönemde işletme sahipliği oranındaki %1'lik artışın özel sektör Ar-Ge harcamalarını yaklaşık olarak %5.9 oranında artıracağına işaret etmektedir. Analiz sonuçları ayrıca; Belçika,

İktisat teorisi, A. Smith'in yaşadığı dönemden bu yana ekonomide konjonktür dalgalanmalarının kaynakları ile ilgili görüş birliğine varabilmiş değildir. Konjonktür dalgalanmalarının nedenleri, ekonominin herhangi bir müdahale olmaksızın dengeye gelip-gelmemesine göre açıklanmaktadır. Ana akım iktisat düşüncesinin öncülük ettiği yaklaşıma göre, genişleme ve daralma dönemlerinin ortaya çıkmasında dışsal şoklar (teknoloji ve arz şokları gibi) etkilidir. Keynesyen çizgideki iktisat düşüncesine göre ekonomide görülen dalgalanmaların içsel (toplam talep, yatırım, kâr, bölüşüm vb.) nedenleri vardır. Bu çalışmada, OECD ekonomilerinde, 1995-2016 dönemi için, kâr oranlarının konjonktür yönü panel veri yöntemleri kullanılarak araştırılmaktadır. Bulgular; OECD bölgesinde kâr oranlarının konjonktür yönlü olduğunu göstermektedir.

Covid-19 pandemic has caused the decrease in the production and supply chain as well as demand for good and service of countries, millions of people become unemployed, pronounced volatility in financial markets, and eventually to recession. According to the World Bank estimates, the global economic growth rate decreased by 4.5% to 6%, 95 million people were included in the extreme poverty, and according to the World Trade Organization estimates, global trade decreased by 5.3% in 2020. However, in the same year, global employment losses reached 110 million people, global labor income decreased by 8.3%, and the number of unemployed increased by 33 million people. In the OECD, while unemployment rates were 5% before the pandemic, it increased to 8% during the pandemic. In this study, the effect of the Covid-19 epidemic on unemployment rates was investigated in the example of OECD countries, using panel data methods for the period March 2020-2021. The AMG estimator revealed that unemployment rates increase as the number of deaths due to Covid-19 in OECD countries increases. On the other hand, the Dumitrescu-Hurlin causality test showed that there is a two-way relationship between the number of people who lost their lives due to Covid-19 and unemployment rates in OECD countries.

Gelirdeki artışla çevre kirliliği arasında ters-U şeklinde ilişkinin bulunduğunu öne süren Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) hipotezinin testi, son yıllarda artan çevre kirliliği ile beraber yapılan çalışmaların önemli konuları arasındadır. ÇKE hipotezinin geçerliliğini analiz eden bu çalışmanın literatürdeki diğer çalışmalardan farkı, analiz edilen ülkelerin gelir gruplarına göre ayrılması ve kirlilik değişkeni olarak CO2 (karbondioksit) dışında N2O (nitrikoksit) ve CH4 (metan) gibi iki emisyon verisinin daha kullanılmasıdır. Çalışmada; 31'i düşük, 79'u orta, 47'si ise yüksek gelir grubu toplam 157 ülkenin CO2, N2O ve CH4 verileri ile kişi başına GSYH, kişi başına enerji tüketimi ve nüfus yoğunluğu yıllık verileri 1980-2012 yılları için derlenmiştir. Panel veri modelleriyle, belirtilen 3 gelir grubu ve tüm ülkeler için toplam 12 model tahmin edilmiştir. Yapılan tahminler sonucunda, ekonomik büyüme ve kirlilik arasında üç modelde N şeklinde ilişkiye rastlanılmıştır.

ÖzEkonomik kırılganlıklar, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüme ve kalkınma sürecine önemli düzeyde etki etmektedir. Bu ülkeler, karşı karşıya kaldıkları içsel ve dışsal şoklar karşısında gelişmiş ülkelere kıyasla dezavantajlı konumdadırlar. Buna karşın gelişmekte olan ülkeler arasında, kırılganlıkların üstesinden gelebilecek kurumlara ve politikalara sahip olanlar nispeten bu durumdan daha az etkilenmektedirler. Ekonomik kırılganlıkların ülke ekonomileri üzerindeki etkilerinden yola çıkılarak bu çalışmada; ekonomik kırılganlık endeksinin ekonomik kalkınma üzerindeki etkisi panel veri yöntemleri (Ortak Korelasyonlu Tahminciler) kullanılarak test edilmiştir. DCCE-GMM tahmincisinden elde edilen bulgular, seçilmiş yükselen piyasa ekonomilerinde ekonomik kırılganlık arttıkça ekonomik kalkınmanın azalacağını ortaya koymuştur. Buna göre ekonomik kırılganlık endeksinde ortaya çıkan %1'lik bir artış, insani gelişme endeksini %0.04 azaltmaktadır.