COVID-19 pandemisi dünyada 4 milyonun üzerinde insanı doğrudan, hemen hemen tüm dünyayı ise toplusal sonuçları nedeniyle dolaylı yollardan etkileyen bir süreç olarak hayatlarımıza girdi. Pandemi olarak kabul edilen bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için tüm dünyada kabul gören izolasyon, karantina, sosyal mesafenin kısıtlanması gibi yöntemler bulunmaktadır. Modern çağda hızla uygulamaya geçirilen bu yöntemler enfeksiyonların yayılmasını ciddi biçimde engellese de, yarattığı ruhsal sorunlar bireylerin ve tüm toplumun yaşamını uzun süre olumsuz biçimde etkilemektedir. Bu yazıda izolasyon, karantina ve sosyal mesafe gibi uygulamaların insanların ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu uygulamalar insanlarda başta kaygı ve depresif belirtiler olmak üzere, farklı emosyonel yanıtlara yol açmaktadır. Stresle baş etme biçimi ve stresin şiddetine bağlı olarak, yatkınlığı olan bireylerde bu uygulamalar başta anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar ve stresle ilişkili bozukluklar olmak üzere pek çok ruhsal bozukluğa neden olabilmektedir. COVID-19 enfeksiyonu yaşlı bireylerde daha kötü seyrettiğinden, bu bireylerde sıkça deliryum tablosu görülebilmektedir. Bu süreçte yaşanan ölümler izole ortamlarda olduğundan komplike yas gelişme riski yüksektir. Ek olarak, bireylere ciddi zararı olan stigmatizasyon bu dönemde izolasyon ya da karantinada olan bireyler için gelişebilecek tehlikeli bir durumdur. Bu sürecin en az zararla atlatılabilmesi için bu uygulamaların süresinin olabildiğince kısa tutulması, sosyal ve ekonomik açıdan toplumun desteklenmesi, sağlık sistemine ulaşımın kolaylaştırılması ve ruh sağlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması önemlidir.
BackgroundAssociation between inflammation and depression has been known for a long time. Activation of pro-inflammatory molecular complexes such as inflammasomes in depression was suggested as the most relevant hypothesis among many others. Psychological stress is considered to cause sterile inflammation through inflammasomes, and the NLRP3 inflammasome was proposed as a crucial molecule for the pro-inflammatory response in depression.ObjectiveIn the current study, we aimed to explore the relationship of NLRP3 inflammasome and its regulatory protein NEK7 with major depressive disorder in a drug naïve study sample.MethodsIn total 58 patients with major depressive disorder and 58 age and gender-matched healthy persons were included. The mRNA expressions of NLRP3, ASC, caspase-1 and NEK7 coding proteins were evaluated with quantitative PCR, plasma IL-1β levels were detected by ELISA.ResultsPatients with major depressive disorder had higher gene expressions of NLRP3 (p= 0.03) and ASC (p= 0.002) compared to healthy persons. Higher gene expressions of NLRP3 (OR= 1.17, 95% CI= 1.01, 1.37, p= 0.04), ASC (OR= 1.45, 95% CI= 1.15, 1.82, p= 0.002) and NEK7 (OR= 1.33, 95% CI= 1.08, 1.63, p= 0.007) were related to the increased likelihood of having major depressive disorder.ConclusionThe results of this study support the role of NLRP3 inflammasome in the increased risk for major depressive disorder.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.